tüberkiloz mikroplarının bedenini işgal ettiği vakitlerde
nasıl dı yüzündeki asma ağacı buruşukluğu
unutmadım,
yetim çaresizliğinde ki gözlerini,
kağıt katlama sanatından öğrendik yeniden var olmayı
yeni şekiller almayı
kızılcık şerbeti içtik diyebilmeyi
en hurda kağıtlardan bahçesi ağaçlı evler
yüzen gemiler,gökyüzü fethinde uçaklar yapmıştık
git denmese de,
gitmeyi de öğrendik kadınım.
içimde bir çocuk santim santim büyümekte
tıpkı sen kadınım,tıpkı sen
yüzünde asma ağacı buruşukluğu
git demediler ama
gitmek istiyor.
Senden mi alışkanlık edindim böylesi tuhaf hareketleri bilmiyorum
gece üçe beş kalalara kurulmuş saat gibiyim kadınım
üçe beş kalalar ya seni bana getirecek
ya beni sana
sonra sen ne zaman aklıma gelsen
kış aylarında kömür sobalarında közde patates sıcaklığı yüreğimde
sonra sen ne zaman aklımdan gitsen,
-gitmiyorsun ki kadınım- gitme...
aynı maden göçüğünün enkazı değildik belki ama
aynı medendik biz kadınım
kömür karası hayatlarda
titanyum beyazı umutlarımızla
demir sertliği duruşumuzda
aleminyum esnekliği
insanlığa giden cıva akışkanlığı
aynı madenin enkazı değildik
aynı madendik biz kadınım
üçe beş kalalar da saatler
sen bana gelmezsen
ben sana geleceğim
tıp dediğinde susacağım
toprağına uzanacağım
sana çöplerden topladığım buruşuk kağıtlardan getiriyorum kadınım
umutlarımızı katlarız diye
üçe beş kalalar da ki umutlarımı...
Kayıt Tarihi : 15.5.2008 14:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Şenol Özcan](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/05/15/kadinim-333.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!