Kadını Hayattan Dışlayan Gelenekçi Yakla ...

Muhammed Rıdvan Kaya
174

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kadını Hayattan Dışlayan Gelenekçi Yaklaşımlar: Kur’an Işığında Eleştiri

İslam dini, kadını insan onuruyla tanımlayan ve eşit haklar tanıyan bir dindir. Ancak tarih boyunca geleneksel ve ataerkil anlayışlar, Kur’an'ın evrensel mesajını tahrif ederek kadınları hayatın dışına itmiştir. Kadınları sadece nefes alıp veren cenazeler gibi gören bu yaklaşımlar, hem dinin özünden sapmaya hem de toplumsal adaletsizliğe yol açmıştır. Bu makalede, kadını hayattan dışlayan anlayışların kaynakları ve Kur’an’ın bu anlayışlara karşı duruşu ele alınacaktır. Kur’an, kadın ve erkeği eşit kılarak onların insanlık onurunu yüceltmiştir:
> “İman etmiş olan hangi erkek ya da kadın, eğer iyi amel işlerse, ona dünyada mutlu bir hayat yaşatırız, böylelerini ahirette de yaptıkları iyiliklerin en güzel karşılığı ile ödüllendiririz.” (Nahl Suresi 97)
Ancak, Yahudi ve Hristiyan öğretilerinden etkilenmiş olan bazı geleneksel yorumlar, kadınları aşağılamak için uydurma hadis ve mezhep hükümleri oluşturmuştur. Örneğin, kadının adet döneminde “manevi olarak pis” olduğu, ibadetlerden men edilmesi gerektiği, dini ve akli olarak eksik olduğu gibi hükümler, Yahudi kaynaklı rivayetlerin İslam’a eklemlenmesiyle yayılmıştır. Tevrat’ta kadının ilk günahın kaynağı olarak gösterilmesi bu zihniyetin temel dayanağıdır:
> “Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.” (Tevrat, Yar.3:6-7)
Bu yaklaşım, İslam’a zıt bir anlayış olan ataerkil bir dini sistem yaratmıştır. Gelenekçi ulema ve şeyhlerin katkılarıyla hadisler üzerinden oluşturulan hükümler, kadınları ekonomik, sosyal ve manevi hayattan dışlamış; onları “nefes alıp veren cenazeler” haline getirmiştir.
Geleneksel anlayışın kadına uyguladığı baskı ve sınırlamalar, sadece bireysel özgürlükleri değil, toplumun gelişimini de baltalamıştır. Kadınların eğitime, iş hayatına ve toplumsal hayata katılımını engellemek, onların potansiyellerini yok saymak anlamına gelir. Bu anlayış, kadın intihar oranlarının artmasına neden olmuş, kadınları psikolojik ve toplumsal olarak karanlığa mahkûm etmiştir. Örneğin, Batman’da 2001-2006 yılları arasında 306 kadının intihar etmiş olması, bu durumun acı bir yansımasıdır. Kur’an, kadına atfedilen bu olumsuz yaklaşımların hiçbirini desteklemez. Aksine, kadının her türlü insan hakkına sahip olduğunu beyan eder. Kadının mahkeme şahitliği, boşanma hakkı ve ekonomik özgürlüğü gibi temel haklar, Kur’an’da açıkça tanınmıştır. Örneğin:
> “Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide 44)
Kur’an, kadın ve erkek arasındaki eşitliği tesis eden yegâne kaynaktır. Kadını hayattan dışlayan ve nefret söylemleri içeren tüm hadis ve mezhep hükümleri, Kur’an’ın ruhuna aykırıdır. Kadınlar ibadetlerini adet dönemlerinde dahi sürdürebilir, toplumsal hayata aktif bir şekilde katılabilir ve erkeklerle eşit haklara sahiptir. Bu gerçekler, İslam’ın özünde adalet ve eşitlik bulunduğunu bir kez daha kanıtlar. Gelenekçi anlayışlardan sıyrılıp Kur’an’a dönmek, kadınların ve toplumun özgürlüğü için elzemdir. Nebimiz Muhammed'in dahi sadece Kur’an’ı referans aldığı ve uydurma rivayetlerden uzak durduğu bir gerçektir. Nitekim:
> “Allah’ın indirdiği son kitap Kur’an’dır ve İslam’ın tek hüküm kaynağı Kur’an’dır.”
Kadını hayattan dışlayan her türlü anlayış, Kur’an’ın mesajına ve insan onuruna aykırıdır. Gelenekçi müşrik zihniyetin kadınları eğitimden, ekonomik özgürlükten ve sosyal hayattan mahrum bırakma çabaları, hem dini hem de toplumsal bir sapmadır. Çözüm, Kur’an’ın adalet, eşitlik ve özgürlük mesajına sıkı sıkıya sarılmakta yatmaktadır. Kadınları nefes alıp veren cenazeler haline getirenlere karşı, Kur’an’ın ışığında hak ve adalet mücadelesi sürdürülmelidir.

Muhammed Rıdvan Kaya
Kayıt Tarihi : 12.1.2025 06:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!