Kadın ve adam Şiiri - Şule Akşit

Şule Akşit
610

ŞİİR


53

TAKİPÇİ

Kadın ve adam

Kadın bir zümrüdü anka idi küllerinden yeniden doğan... Bir çok kez boğuluyorum dediğinde çırpınmayı bırakıpta suya teslim olan. Çırpındıkça çok su yutmuş boğulmanın eşiğinde öğretmişti yaradan ,suya teslim olunca suyun kaldırdığını...

Nerede bir çırpınan görse teslimiyeti anlatmaya çalıştı. Zordu onun tabiriyle ''bir teslim alanın, bir teslim olanın olmadığı teslimiyeti'' anlamak...
Adam anlamamıştı, ben teslim olmayacaksam, biri de beni teslim almayacaksa bu nasıl teslimiyet. Kadın anlattı dili damağı kuruyana, canın da can kalmayana kadar.
''ana karnında ki gibi dedi, ana karnında teslimsin yaradan rızkını bir kordondan gönderiyor, senin sen olman için seni destekliyor, sen ona emanetsin, teslimsin, çünki sen ondansın ve hala ondasın... Doğdun ne değişti dedi kadın? Ananın memesinden en güzel gıdayı sana yetiştirdi... Gece gündüz ,yüreğine şefkatinden şefkat indirdiği ananı başına şevkatiyle koruyucu eyledi...Anlaşılmayacak bir şey yok dedi kadın yüzbinlerce kere...
Adam anlamadı... Ataleti teslimiyet sandı,
oysa teslimiyet cesaretti. Suya kendini bırakma, onunla bir bütün olma,
suyun iradesiyle girdaplarda dönüp
,kayalardan akıp,
şelalelerden düşüp ,yer yer nazlı nazlı akıp okyanusa kavuşmaya cesaret etmeydi teslimiyet...Yeri gelince şahlanmak,yeri gelince susmaktı.
Çabasız çaba,
gayretsiz gayretti.
Sen masumiyete geç dedi kadın
,su seni kaldırır... Adam anlamadı,
anlasa da suya kendini bırakamadı... Adam çırpınmaktan hangi dala tutunsam demekten , kadın kendini masumiyetin cesaretine bırak,
sevgiye gel demekten yorgun düştü...

Adam duyguları,
düşünceleri olduğunu zannediyordu,
oysa o ''duyguların düşüncelerin adamıydı
'',duygular ne derse onu yapıyordu.
Zembereği atmış bir mekanizma,
freni patlak bir araba gibi en sevdiğine bile
,ona yardım eli uzatan en masuma bile zarar veriyordu,
Uyuşmuş beyni hissizleşmiş muhakemesizleşmişti.
Hancının olmadığı bir han gibiydi duyguların konakladığı,
konaklarken talan ettiği...İradesiz şuursuz, o duygunun kucağından kalkıp ötekinin altına yatan beyni uyuşuk fahişe...
Adam artık duymuyordu... Duyamıyordu,Çareli çaresizlikler içinde dönmekten kendini tanıyamıyordu...Kadını tanıyana kadar suçladığı bir kaderi vardı,kadın ona kaderini kendi yazdığını göstermişti,bu hiç hoşuna gitmemişti.

Bir dalı bırakıp ötekine tutunmaktan
,ona da tutamamaktan ve dallar arasında söylediği yalanlardan,
çevirdiği entrikalardan kendini tanıyamaz olmuştu. Yapmam dediğini yapar,
söylemem dediğini söyler bulmuştu kendini... Utancın da boğulacak kadar bile şuuru yoktu arada utanç gelse de hemen gidiyordu...
O şuur için bile durması gerekiyordu ki o kovalamanın değil,kaçmanın yorgunuydu...

Korkularından,endişelerinden
,gururundan,
elalemden kaçıyordu... Bir çok insandan ne farkı vardı. Herkes Donkişot'un yeldeğirmenleri ile savaşması gibi ,olmayan bir düşmandan kaçmıyor mu ? Kaçarak savaşmıyor mu ?
Kaçan her insan yakıtını bedeninden yer,beyninden,hayallerinden yer dedi kadın,''Ölümden kaçarken ölüme koşuyorsun(!) gör '' dedi... Adam görmedi...
Kadın dur dedi adam durmadı. Kaçma,kovala al sana bir ümit dedi. Adam ümidi korkuya çevirdi...

Kadına ne versen sevgiye çeviriyordu,
adama ne versen korkuya...
Korku da onu yalana,
entirikaya,
ikiyüzlülüğe sürüyordu...

Adam göz göre göre kötü yola düştü. O artık ne korkunun sermayesiydi ,ne sevginin helalliği . Her gece bir başka yalanın koynunda üç kuruşa sabahlıyordu...
Pezevengi Korku olanın başka çaresi yoktu... Korkuya borcu vardı yıllardır korku onu beslemiş yaşatmış ve kendine ömür boyu bağlayacak gibi de borçlandırmıştı... Oysa kadın Korkuyu korkutup o mezbelelikten çıkması için her yolu göstermişti...

Adam,
kadınla konuşurken cesaretlense de ayrıldığında korkuya teslim olmuştu... Araf mı daha yakıcı,
cehennem mi ?
Cehennemde bari cennetten haberim yoktu, cennetten haberi olunca ,ateş daha bir yakıcı geliyor dedi kendi kendine adam... Bu melek bozması sevgi pıtırcığı hayatıma girmese hiç sorun yoktu. Yani olsa da böyle değildi.
Korku ,tanıdıktı,bilindikti ve zor olsa da ölmüyordu hani,ama kadının dediği hayatı hiç bilmiyordu.Şikayet etse de bu alanda tanıdığı çoktu ve acıları ona ''acıların adamı '' olmak gibi bir itibarda kazandırıyor,görmüş geçirmiş laflarla ''büyüksün '' dedirtiyordu... Kadın acıyla da olsa var olmamaktan söz ediyordu.. Acılarını bırakmak ''BEN'' ini bıraktı,varlığından nasıl geçerdi...
Mücadele ettikçe
,dişini sıktıkça ''VAR'' lığını hissediyordu,
oysa kadın ona yokluğun verdiği varlıktan söz ediyordu
,''yoksun ama varsın,
hiçsin ama hepsin'' bu nasıl olabilirdi ? !
Tutunacak dal gördüğü kadın,
kaçacağı bir girdap olmuştu.... İnsanlar bilmedikleri cennete gitmektense,
bildikleri cehennemde kalmayı yeğlerler çünki ''BEN'' için bilindik olan güvenlidir. '''BEN'' olarak yaşasında
isterse her gün çivili yatakta yatsın...

Çok uğraştı adam,en başa yakın zamanlardan beri
,hem kadından uzaklaşmak istedi,
hem karanlığına doğan masumiyet güneşinden vazgeçemedi...

Kadın bir zümrüdü ankaydı küllerinden yeniden doğan
,o nedenle adama ''imkansız imkansızı düşünen içindir'' madem ki şikayetçisin,
madem ki ben buraya ait değilim diyorsun,
al bavulu çık dedi.. Adam dertlerini bırakamadı,
elalem ne derdi,
ya para ? para olmadan nasıl yeni bir hayat kurardı,
üstelik korkuya o kadar borçlanmışken... Kadın '' başka yolu yok dedi, hayata ya güvenirsin,ya güvenmezsin,
güvenirmiş gibi yapmanı yaşama yutturamazsın...Çırpındıkça boğulacaksın,
suya bırak su kaldırır seni...
Adam,o yalanın koynundan öbür entirikanın koynuna , sayısız yüzsüzlük ve günü kurtarmanın masasında meze olmuş sabahlıyordu artık ,korku nereyi adres gösterdiyse düşünmeden düşünemeden, günü ,güne ekleyip yok pahasına ruhunu satarak yaşıyordu...

O artık zavallı ,kaderin sillesini yemiş bir adam değil,
yalanların dibine vurmuş bir vicdansızdı ve kendi potansiyelinde böyle bir adam olduğunu bilmekten de rahatsızdı... Başta kendi
,herkes ona acımalıydı, içinden çıkan bu şerefsiz,
bu iyilik perisi yüzünden çıktı... Artık kendi kendine acımıyorken,
başkalarının ona acımasını nasıl beklerdi.. O yokken her şey ne güzeldi oysa,o
ağlıyordu,
herkes sırtını sıvazlıyordu... Her şey bu masum şey hayatına girince oldu... Karanlığa yakılan meşale içeriyi aydınlatınca çer çöp pislik görünür olmuş
,pis kokunun meğer dışarıdan değil
,kendinden geldiği görünür olmuştu. Temizlemek yada meşaleyi yüreğinden dışarı atmak arasında kaldı bir süre adam... Sonra kolayı seçti..
Bilindik olanı huzurlu kabul etti adam. Belli ki küllenecek kadar yanmıyorsun dedi kadın, adama... Yangın olan evde kim durur, yıkılan duvarın altında kim bekler. Sen yanmıyorsun,
sen yanıyorum naraları ile pezevengine yeni kahbe arıyorsun... Korkuna peşkeş çekecek saf yürek...
Baktın ki beni kendi yoluna düşüremedin,yolunu yolumdan ayrı düşürdün.
Ayna olduk birbirimize bunca zaman,sen korkunun seni nasıl yok pahasına harcadığını iliğini kemiğini sömürdüğünü,yalanla dolu kadehlerin geçici mutluluğu ile insanlıktan çıktığını gördün. Olmak istediğin adamı oynadığını,ve bu yalana kendininde inandığını gördün...
Sustuğun ben değilim,
kaçtığında ben değlim,Kaçtığın gördüğün kendinsin.. Bana baktıkça kendi sahteliğini görüyorsun,
Korku seni pazarlamıyor
,kahbelik senin içinde... Sana bir iyilik yapayım giderken ;
- Bir gün dönüşmek istersen
,kahbeliğini kabul et önce,içinde ki kahbeyi kucakla,
ona merhamet ve şevkatle yaklaş,
onu kabul et.
Kabul etmediğin bir şeyi nasıl dönüştüreceksin. Ben kahbe değilim deme,
tam tersine şu yada bu nedenle kahbeliği,
yalancılığı,
şerefsizliği ben seçtim demelisin ki şimdi de ''artık bunu seçmiyorum'' diyebilesin.... (!)
Hoşçakal...
Daha doğrusu ,ne hoş, ne iyi, ne kötü bir şey kalma...
Benim için bir şey kalmak, olmak zorunda değilsin.
Mevsim geldi ,yaprak düştü o kadar, buna bir anlam vermek zorunda değilim... Yaşamın olağan akışında ne olduysa oldu...
Bu gün,hatta şu an,tam da şu an neredeyim...
Nerede olduğumu bilmezsem, seçim yapamaz,nereye gideceğim niyetini oluşturamam.
Yönümü,yolumu güçlendirdiğin için teşekkür ederim...

Masumiyetin yolu...
Şule Akşit
17.12.2018

Şule Akşit
Kayıt Tarihi : 17.12.2022 17:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!