Dünya Ve Ülkemizde Kadın Olmak
Bir ülkede gelir dağılımı açısından bir adaletsizlik varsa, çalışma yaşamından cinselliğe kadar, kadın erkek eşitliği bir çözüme indirgenememişse, toplumsal ve sosyal adalet kavramı soyuttan somuta dönüştürülememişse, çalışan kesim ulusal gelirden payını alamıyorsa bu demektir ki o ülkede sorunlar çözülmemiştir...
Bazı tespitlere göre kadınlarda yaygın intihar vakaları olan ülkelerden biri de çağdaş saydığımız Türkiye geliyor. Türkiye’deki uzmanların, ilgililerin araştırmalarına göre kadınların kendini ifade edememe, okutulmama, erken yaşlarda evlendirilme, çaresizlik, yoksulluk ve en önemlisi de sürekli şiddete maruz kalma, ırzına geçilme, ırzına geçenle evlenmeye zorlanma gibi nedenler intihar nedenini oluşturduğunu ileri sürüyorlar...
Oysa biliniyor ki Türkiye de sistematik şiddete uğrayan kadın oranı % 70 lerde seyrediyor. 
Bu oran şidettin hemen her türünü kapsıyor. Dayak, öldürme, tecavüz, aşağılama gibi fiziksel şiddetten, ekonomik, cinsel, duygusal, psikolojik şiddet türlerinin tümünü eğitimli kadın da eğitimsiz kadında yaşıyor. 
Ülkemizde en can yakıcı sorunlardan biri namus cinayetleridir. İster kadın, ister erkek olsun insan olarak 21 inci yüzyılda karşı çıkacağımız en önemli konulardan biri de bu olmalıdır. Kendi değerlerine sahip bir toplum yönetimi hangi koşulda olursa olsun öncelikle kadınlarının aşağılanmasına, ezilmesine çaresiz bırakılmasına, tecavüz edilmesi, öldürülmesine karşı en tabi önlemler alır.
Dünyanın bir çok geri kalmış ülkesinde bu tür cinayetler işleniyor. 
NBC İnternational’ın verilerine göre, en kötü durumda olanlar ise Pakistan, Hindistan, Ürdün, Yemen, İran, Bangladeş,Türkiye ve buna benzer diğer Arap ve Afrika ülkeleri. Türkiye gibi uzun bir demokrasi geçmişi olan çağdaş bir ülkenin isminin uluslar arası bu tür geri kalmış ülkelerle beraber anılması vatandaş olarak beni hayli üzüyor… 
Dünyada geri kalmış bir çok ülkede kürtaj, kadın sünneti gibi olaylar tezahür etsede. Bizde ki gibi aile mahkemesi kurup kadınlarını, kızlarını vahşice öldürme şiddeti göstermezler.
Töre cinayetleri sadece töreden de kaynaklanmıyor, o konuda araştırma yapan uzmanların raporlarına göre. Bölgenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik yapıyı da göz ardı etmemek gerek. 
“Kültürel gerilik, işsizliğin yaşamlardaki acımasızlığı, ekonomik özgürlüğü olmayan insanların bağımlılığı, kadınlara erkek egemen bakış ve bir türlü bitmeyen ölümler…” 
Oysa ülkemizde kadınların sadece bir cinsel obje yada eşya gibi görüldüğünü ve kadınlara yapılan haksızlıkların, insanlık dışı davranışların nedenleri belli, bunu yetkili yetkisiz herkes de biliyor ama cesaret edip kimse açıklama getiremiyor, getirmek isteyenlere de ne yazıkki ilkel metotlarla saldırılıyor...
Unutmayalım töre cinayetleri tüm diğer sorunlar gibi ülkemizin, hepimizin de sorunudur. 
Bu utanç verici sorun ne insanlığa ne de ülkemize yakışıyor. Kendini yurttaş olarak, insan olarak gören, kadın veya erkek, yoksul yada zengin, partili yada partisiz, asker veya sivil her kesimin ve herkesin Töre cinayetlerine karşı çıkarak kampanya başlatmalı, hep beraber çözümler üretmeliyiz... 
Yirmibirinci yüzyılda Kadın ve erkeğe öncelikle insan olarak bakabilmeyi öğrenememişsek ve günümüz Türkiye'sinin demokrasisinde hala töre cinayetlerinin işlendiği ve cinayeti işleyenin namus kısvesi altında doğru dürüst ceza almadığı; şiddet gören, mal gibi alınıp satılan, bekaretiyle uğraşılıp teşhir edilen, tecavüzcüsüyle evlendirilmeye kalkışılan kızların, kadınların var olduğu bir ülkenin vatandaşı olmak, ülkesini ve insanlarını seven çağdaş bir insan olarak benim gücüme gidiyor. Ya sizin?
Nuri CAN
Ben Bir Kadınım Anadoluda
Ben bir kızım Anadoluda 
doğmadan sönmüş yıldızım 
anamın ak sütü gibiyim 
suçsuzum günahsızım
doğmuşum ahırda, büyümüşüm yabanda 
mektep yüzü görmemişim 
satılmışım mal gibi, tarla gibi 
al demişler almışım, kal demişler kalmışım
insan değilim yeryüzünde 
çağımın gerisinde bırakılmışım 
bahtsızlığım ezo gelinlerde türküleşmiş
ben bir kadınım Anadoluda 
yoksuluk içinde yaşarım, yamalı giysiler içinde 
baharımı yaşayamadan kararıp kalır düşlerim 
kazma saplarındayım, buğday başaklarında 
haziranın kırk derece sıcağında yoldaş olup erime 
orak biçerim ağa tarlalarında 
ellerim nasır, tabanlarım yarık 
çatlak çatlak dudaklarım 
demem kimseye niye çatladığını 
küskünlüğüm kendime, küskünlüğüm hayata 
küskünlüğüm dünyaya 
küskünlüğüm ki, kavruk bir bozkır çiçeği
ben bir kadınım Anadoluda 
yas içinde yaşarım, karalar içinde 
her gün küçük çocuğumu kilitleyip evime 
yanıma alıp kızamıklısını her sabah 
belime bağladığım ekmek çıkınıyla 
çapaya, çifte, oduna giderim 
son çocuğumu tarlada doğurup 
can veririm bozkırın kollarında 
gelmez kimseler imdadıma
ben bir anayım Anadoluda 
umudum harman yeri, saçlarım süpürge 
yangınlı sevdaların yurdu yüreğim 
bereket memelerimde savrulur 
göğsümde beslenir Türkiye 
kitaplar yazmaz beni şairler tanımaz 
yalnızca bir simgeyim
ben bir anayım Anadoluda 
ben bir bacıyım 
yaralı bir yüreğim, paramparçayım 
kah zincire vurulmuş köle, kah baştacıyım 
kah gözyaşı, kah acıyım 
ağıtlar dudağımda kanar, ırmaklar çığlığımda 
taş olsam dayanırdım, toprak olsam dayanır 
ama ben bir anayım 
dağlarımca oğullarım, dallarımca kızlarım var
yaşlı bir çınarım ulu mu ulu 
gövdem ihanetlerin izleriyle dolu 
öfkem bu acıyı reva görenlere 
duyun beni ey tanıyın beni 
ben Zaza güzeli, ben Kürt kızıyım 
ben Yörük esmeri, ben Laz gelini 
her zulme boyun eğmiş, her acıya razıyım 
ne kadar bağırsam da duyulmuyor sesim 
Kıbele’yim ben, Helen’im, Belkıs’ım 
Kezban’ım, Nergiz’im 
Mezopotamya’yım, Likyalı prensesim 
Fatma’yım, Emine’yim, Cankız’ım 
namert ellerimle doğurdum sizi 
duyun beni ey tanıyın beni 
ben Anadoluyum Anadolu 
gencecik ölümlerin yaslı gelini
Nuri CAN
O Benim Yavrumdu Kurşuna Dizdiğiniz
O benim yavrumdu kurşuna dizdiğiniz 
dokuz ay umut içinde taşıdım karnımda 
canımla besledim, sevgimle yoğurdum 
sancılar içinde doğurdum onu 
her gece huzur içinde yatırdım koynumda 
O benim yavrumdu iple boğduğunuz 
tanrılardan dileğimdi o 
yemediğim yedirdiğim 
kötülüklerden koruyup 
tanrıya bin kez şükür dediğimdi 
O benim nazlı baharımdı 
yatırıp koynumda huzur içinde 
saçlarını koklayıp her sabah 
uyandırmaya kıyamadığımdı 
o benim yavrum, nazlım, nazenimdi 
can pâremdi, ciğer parem, cânım, canımın içi 
sıcak, sımsıcak nefesini içtiğimdi o 
kalbimde büyütüp, kucağımda bellediğimdi 
can yoldaşım, arkadaşımdı 
ona anlatırdım her derdimi, sırdaşımdı o 
özenle büyütmüştüm 
kıydınız namus adına, namusuzca 
söyleyin bana beyler, efendiler, elleri kırılasıcalar 
“sizi de bir ana doğurmadı mı? ” 
nasıl kıyılır süt kuzusu bir yavruya 
gözlerinde yittiğimdi o, göz aydınlığımdı 
kalbimin hiç bitmez sevinci, saçlarını ördüğüm 
her gece rüyalarımda gördüğüm 
yüzünde sevindiğim, bakmaya doyamadığımdı 
içimde bin isyan ateşi taşıyorum şimdi 
volkanlar kadar kızgın ve har 
ben yavrumu yitirdim 
yüreğim alev, alev yanar 
ben anneyim yaşamı doğuranım ben 
yaşamı savunan benim, inanmam ölüme 
yere batsın tanımam törelerinizi 
barbarca töre cinayetlerinizi 
O benim yavrumdu kurşuna dizdiğiniz 
oysa sarılıp uyuyacaktık daha beraber 
masallar anlatacaktım ona 
uykuya dalacaktı masumca 
daha anlatacaklarımız vardı ana kız 
öpüp koklayacaktım saçlarını daha 
kıvrılan uçlarını alıp avuçlarıma 
yüreğinin sıcaklığını hissedecektim yüreğimde 
birlikte yaşayacaktık bir ömür 
kah durarak bir uçurumun kıyısında 
kah ağlayacaktık, kah mutlu olacaktık 
kefensiz, törensiz bir çukura attınız onu 
utanırım her defasında gözlerinize korkuyla bakmaktan 
utanırım her defasında sizinle aynı dünyayı paylaşmaktan 
yere batsın tanımam törelerinizi, ben anneyim 
şimdi yaralı bir kuş gibi çırpınıyor kalbim 
şimdi param parça her yerim 
şimdi kış kadar soğuk ve çaresiz ellerim 
şimdi pınarlar gibi çağlıyor gözlerim 
o benim sevdamdı, o benim yavrum, o benim anam 
kara gözleri, sütten ak elleri vardı 
O benim yavrumdu, alnımın akı 
namusuzca kurşuna dizdiğiniz, namus adına 
ben anneyim yaşamı doğuranım ben 
inanmam ölüme 
yere batsın tanımam törelerinizi 
tanımam barbarca cinayetlerinizi, ben anneyim... 
şimdi acılardan bir dünya kurdum kendime 
pınarıma ateş saçtılar alev alev acıdan 
kurudu cansuyum, kör oldum 
oy görmezlik “kör olmada gör beni” 
“imanın var mı senin” 
Nuri CAN
Nuri CanKayıt Tarihi : 8.3.2009 15:08:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



namık cem
nuri bey her iki şiirndede ben 40 yıl sonra köye gitttim ve rahmetli anamın gençliğini seyrettim kocası askerken 4 çocukal geçinmeye çalışan tek başına bir kdını gördüm şiirnizde kutluyorum her iki şirinizde güzel ve anlamlıydı duygu insanın içine işliyordu
ne kadar bağırsam da duyulmuyor sesim
Kıbele’yim ben, Helen’im, Belkıs’ım
Kezban’ım, Nergiz’im
Mezopotamya’yım, Likyalı prensesim
Fatma’yım, Emine’yim, Cankız’ım
namert ellerimle doğurdum sizi
duyun beni ey tanıyın beni
ben Anadoluyum Anadolu
gencecik ölümlerin yaslı gelini
mektep yüzü görmemişim
satılmışım mal gibi, tarla gibi
al demişler almışım, kal demişler kalmışım
insan değilim yeryüzünde
çağımın gerisinde bırakılmışım
bahtsızlığım ezo gelinlerde türküleşmiş '
Kadının kaderi dizelerinizle ne güzel dile gelmiş, kutlarım yüreğinizi. Neden insanlar cinsiyetine, etnik kimliğine, inancına, cebindeki metal parçalarının miktarına göre değerlendirilir? Yaratılırken farklı mı geldik dünyaya, ya giderken!
Selam ve sevgiler sizinle olsun.
TÜM YORUMLAR (4)