Kadın Dünyamıza Merhaba! Şiiri - Sevinç ...

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Kadın Dünyamıza Merhaba!

Önsöz
İnsanlık için çocuk yuva, çocuk vatan yüreği, çocuk doğa
Çocuk Türkiye, Almanya, Amerika, çocuk ahret, çocuk dünya
Yahudi’ye çocuk fuhuş, çocuk fahişe
Teslim etmeyin çocuklarımızı soysuzluğa yürekli Yahudi eline…

Giriş
Asya yüreğim vahşet diyor bunun ismi, cismine
Bir insan evladı göstergesi demiş ki Avrupa’da ve niye?
‘’Bizde parti kapatılır, şiddet uygulanırsa’’ diye
Nerede uygulanır sorusunu doğurur ve durma öyleyse?
Şiddet neredeyse, kapatılır Parti, Vakıf vs.; Tam orada işte!

Bu bir şiddet midir Sarıyer-İstanbul’da?
Adalet bakanlığı hakim tayin ediyor ya, sanılır ki Asya bir Roma
Başabakanları denetip yönetiyor, cumhurları onaylıyor ya
Sarıyer adliyesinde savcısı da var, emniyet müdürü de
‘Sarıyer Şeker Karakolu’nda polis bu vahşet hizmetinde
Bu ilk örneği daha 25 aralık 2007’de başlayan hararetlerde….

Çocuk ruhumdur derdi, yoktu ki yuvalarında çocuk fahişe
Sarıyer-İstanbul halkına şiddetin vahşet devamı diye
Hakim, savcı, emniyet müdürü polis görevlendirmeleriyle
İşte bu sefil şebeke ile dolup taşıyor, eğer şiddet bu değilse yine…

Gelişme
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarız. Evimizin kapısını Almanya’da kilitleyip geliyoruz vatan yüreğimize kurduğumuz evimize. Gelip de kapımızın kilidini değiştirilmiş bulunca polise gideriz değil mi? Eşyalarım sökülüp toplanmış salona, henüz taşınmamış, ne oluyor diye tutanak tutar polis değil mi? Böyle biliyorum sadece! Havaalanından getirdiğim bavulumu da eve koydu polisler, baktılar, yazdılar, gülmeyin sakın; tutanak verilmiyor elime… 26 aralıkta bir daha kapattılar kapımı, üstümdeki kıyafetlerle kaldım dışarıda… Bu halde ne oluyor diye anlamaya koyulur insan değil mi? Öyle yaptım çaresizce…

Bütün var olan ve sürmekte olan soruşturma dilekçelerine rağmen, Sarıyer sulh hukuk hakimi nüfus cüzdanını gösteren birinin bir başvurusuyla, belki dolandırıcının paçasından akanı yalar demekten alıkoyamıyorum kendimi şimdi, karar çıkarmış, benim evimde ve bana ev sahibi bulunmuş, kiracı olmuşum, kira ödememişim, tahliye ediliyormuş…bunu da böyle kapımı kilitli bulunca öğreniyorum tabii…buna da iyi, hoş diyeceğim de, bu karar nereye, kimin neresine sokulmuş da verilmiyor elime? Burası T.C. daha. Padişahlığı bile bilmeyen ve insanlığı, hukuku, ahlakı kirleten züppelik ülkesi kurulmadı daha! Benim adım Yüce Türk Milleti! Neresine veya nereye sokuşturulduysa da, yardırır çıkartır hukuk, değil mi? Ben, başarısızlığı önlemek için ardı ardına, 6.ncı avukatı da görevlendirdim, bu ‘velet karar’ geçmiyor bir türlü elime. İstanbul baş savcılığına dilekçe yazmak, temyiz etmek gelir insan aklına, çünkü haktır bu! Ama sarı çizmeli Mehmet ağa masalı yazılmaz ki. Temyiz sürecini geçirmemek, işgali önlemeye sürecin kısıtlanmaması uğruna, duvarın ahtapot kolları, yerin kulağı vardır diyerek, kullandım bu hakkı, sayfa halinde yarım yamalak okunabilindi ve bu fotokopilerle ancak yazdık yine de. Dilekçenin içeri alınması bir dehşet saçan hikaye. Ama becerdik en azından bunu. Lakin, ilaçlarımı da vermediler, hastalanıp 10 ocak’ta döndüm Almanya’ya.

Tedaviden sonra, 17 şubat 2008’de geri geldim, bu kez de evime yerleşmiş birileri. Hakim, savcı, emniyet müdürlüğü makamının yeteneği diye 15 şubat’ta yerleştirmiş evime iki dolandırıcıdan birini… öteki de neymişse, anlayamadım ki daha… Utanç anlatan bir öykü bu, evim işgal edildi, savaşıyorum daha… Tuhaf, polis karakolu tadilat ediliyordu, bu gördüğüm Sarıyer 6 mart 2008 haliydi, çünkü daha gün ve gün tutanağı almaya gidiyorum.

Avukatımdan öğrenebildiğim bu arada, bu kez icra varmış işin devamında… elbette düşündüm, zenginleşmiş şebeke ekibi diye…Haydi öyle olsun diyelim. İcra müdürlüğü ne yapar? Eşyaların üzerine kağıt koyar ve haciz denir buna. Ama evimde eşyalarım kalmamış ki, paylaşılmış bir hoş edayla. 37 yılımın ırzına girilmiş… Cana, mala, ırza girilmez, evime girmişler, nereme girecekler daha? Merak ediyorum ben de, acaba avukatlarım özelim olan eşyalarımdan bari alabilecekler mi diye? İlaçlarımı öncekiler alamadılardı hani…

Şimdi adalet bakanlığı, başabakanları, cumhur sıfatlanan mahlukatları cevap aranmalılar değil mi? Bekleyelim, belki olur bu… Don koklattıran hakimleri kutlu olsun tabi! Buna sözüm yok! Don koklattırmaktıysa amaç, gelip sorsalardı bari. Ben de diyanet işleri bakanlığımıza sorardım, nedir bunun icra hali, nasıldır vs. vs. diye… acaba bana, sana sorulmaz, hakim karar verir, kadına laf düşmez mi denilirdi bilemem tabii… Bu olay, vahşeti utandırıyor be! Şu Avrupa’da şiddetten söz edenlerle birlikte düşünmeye sunuyorum dilekçelerimi böylece…

Öyle bir dehşet ki, evimin arsası bir gurbetçimiz adına tapulu: Ne dirisi var, ne ölüsü, ne çocuğu, karısı… Bu gurbetçimizi arattırıyorum, Sarıyer’deki hakim, savcı, emniyet müdürü dosyaları yok etmişler sanki… belki denir ki, tenezzül etmiyor veya keyfince bir şeyler yazdıracaktır daha… bu dilekçemi ama İstanbul semtlerine iletiyorum aralıksızca. Çünkü, aranan ve kaygısı duyulan: Can…Çok şükür hukuka saygın savcılıklarımız hayatta daha… Şu Sarıyer hakimi, savcısı, emniyet müdürlüğü ile Sarıyer ‘Şeker karakolu’ zaten tenezzül etmiyor; kadın mahkemeye çağrılmaz, kadının avukatı çağrılmaz, karar alır ama kararını ulaştırtmaz kadına, tutanak imzalatır ama verilmez kadının eline, kadının vekili avukatına bugün git yarın gel oynanır sadece… o çaresizliği seyreden keyifli sırıtışları unutabileceğim bir gün inşallah… ne diyeyim, bu hükümet süresindeki kadın dünyamıza merhaba!

Şimdi, bu kadar aşamadan sonra, 6.ncı avukatım okuyabiliyor, 7.dinci avukatım alabiliyor hatta bu karar numunelerini, ama ortada mal, mülk, özelim olan hiçbir şey kalmadıktan sonra… Avrupa ne mi der buna? Bilmiyorum, şimdi oradan soruşturmaya koyuldum bu bilgilerle ve bu padişahlığı tanıtmak vicdanına nasiplendim, ne diyeyim? Alamancıları soyan soyana hükümeti bu hayrına gülsün bari… benim şiirim ağlıyor vahşet rezaletine…ceset üzerinde oynanıyor belki hatta bu vahşet züppeliği… nedendir bilmem, geldi öylesine tam bu yürek hizasında aklıma, öldürülen otuz bin bebek katilinin adı nasıl anılıyor acaba? …

Sonuç : Beklemeye kaldı…
Arapkir Arapkir olalı almadı kadını böyle yara
13 hanesi ile çıkarmış Osmanlı çağına 35 paşa
Türk varlığıyla eşine, kızına, oğluna, yurduna
Saldırılmaz yuvasına, canına, malına, ırzına…

Yeryüzünde beş kıtada, ahret sonrasına da
Her acının hesabı hür sorulacak hak aslıyla daha
AKP hükümeti bakanlıkları, başabakanına
Kendini cumhur sıfatlayan mahlukatlarıyla da…

26 Mart 2008

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 27.3.2008 15:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


T.C. Yüce Yargıtaylığına Sarıyer halkını jandarma komutanlığı güvencesine alın acilen! Halka zulmetmek suçtur, günahtır her şeyden önce… orada yavrular fuhuş bilmiyor, yargı karşısındalar ama… Nerede ise de, hatta tapusuz binalarda yuva kurulmuşsa veya tapusu olup evde kimse yoksa bir an, bir süre sadece… Onları hukuk güvenliğine alın lütfen! Hukukla çare aransın bu kurulu tuzaklara düşenlerimize. Vatanım yoksul olabilir, kimi geçici çözümlerle yaygın tuzaklar kaç asırdır yaratılmış olabilir, ama kalıcı çözümler hukuk çerçevesinde işlenmeli! Türk Milletinin yuvalarına bilmem nereye sokuşturulmuş yargılarla bilmem kimin keyfiyetiyle saldırılmasın! Yüce Türk Milleti sevmiyor vatandaşlık bilincinin unutturulmasını! Yüce Türk Milleti vicdanı haktır, hukuktur! Hak ve hukuk çiğnettirilmez Türkiye Cumhuriyetimizde! Milletvekillerine siyaset yasağı ile AKP partisi insanlık adına, çocuk, kadın, hasta, özürlü hakkı, doğa aşkı adına acilen kapatılmalı!

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevinç Kavuk