kadın dediğin....
çayın demi kadar koyu olmalı.
çocukluk günlerin kadar masum.
tanrı’nın kaleminde mürekkep belki.
şiirin tam ortasından vurur seni.
bakma öyle nar tanesi benzemelere...
ya da gül gibi açan dudaklara.
öyle basit değil o iş.
kadın dediğin...
şehrin yalnızlığını taşımalı üzerinde.
biraz martı sesi...
biraz deniz kokusu.
geçip gider içinden, yorgun tramvaylar gibi...
kadın, duayla isyan arasında yürür.
hem sever hem yaralar.
affetmeyi yine de bilir.
o, çok güzel aynadır ki...
insana kendisini gösterir...
bazen nazlı olur.
bazen inadına suskun.
git dersin gider...
sen daha yolun başındayken...
o, çoktan varmıştır gideceğin yere.
kadın dediğin...
akşam eve geldiğinde...
dudağında gülümseme.
gözleriyle kucaklar seni…
kadeh olur, şarap olur....
deniz sesi nefesiyle...
öyle güzel sever ki....
lavanta kokulu kalbinde.
dudaklarında bin ömür saklıdır.
kadın sustuğunda...
şehir uyanır.
deniz durulur.
geceler saçlarında yıldızlara ait.
sessizlik müzesinde sergilenir.
kitap gibidir kadın.
kapakları yıpranmış belki.
cümleleri hâlâ canlı…
bir sayfasında çocukluğun...
diğerinde gençliğin...
son sayfada unutamadığın aşkın...
her cümlesine ayrı aşık olur...
her satırında kendini bulur...
her noktasında kaybolursun…
kadın dediğin...
bahar gibi gelir gülüşüyle.
en karanlık kışında bile o baharı beklersin.
kadın dediğin...
toprağın sabrıdır.
gökyüzünün merhameti.
ateşin serinliği.
sonunda anlarsın ki...
bir omuzdur ağladığın...
en çok da...
şiir kadar kalıcıdır.
sonsuzluk kadar güzel...
aşk kadar gerçek…
bak ben hâlâ…
o çayın tadını hatırlıyorum.
dudak izini...
sözcüklerin kırgınlığını...
anlayacağın kadın dediğin...
gittiğinde bir adamın yüreğinde yangındır…
Olcay Arslan 2
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 14:26:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Sayın Zeyrek, *KADIN DEDİĞİN* başlıklı şiirinizi tekraren okudum.
Güzel kombine edilmiş, sebep sonuç ilişkisi sübuta bağlanmış.
Ancak, açıklama bölümünde ki muhteviyat, güzelim Şiire gölge
düşürmüş...
Muhterem, bazı eserlerin muhteviyat bütünlüğü ve felsefi
derinliği okuyucuya bırakılmalıdır diye düşünmekteyim?
İlhamınız coşsun-çağlasın, o zülfikâr kaleminizi hiç eğilmesin...
Sayın Vezir Pehlevan,
Nazik ve incelikli değerlendirme satırlarınız için teşekkür ederim. Şiirin ruhunu ve o gizemli perdedeki anlamını sizlerin de hissedip yorumlaması, en büyük mutluluğumdur. Haklısınız, bazen kelimelerin arasındaki o sessiz derinlik, okuyucunun hayal gücüne bırakılmalı ki, şiir adeta bir sonsuzluğa açılsın.
Muhteviyatın açıklandığı kısımların şiirin büyüsünü gölgelediğini düşündüğünüzü içtenlikle not aldım; bundan sonra bu hassas dengeyi çok daha titiz koruyacağım. İlham ve kalem yürüyüşümün sizin gibi değerli dostların varlığıyla daha da coşacağını bilmek, beni her daim motive ediyor.
Saygılarımla,
Münzevi Zeyrek
“Adam dediğin” dizeleri yazmadığımı fark etmeniz de hoşuma gitti; bazen farklı yönlerden anlatmak, kalıpların dışına çıkmak daha anlamlı olabiliyor diye düşünüyorum. Ama sizin bu önerinizle birlikte o tarafa da dokunmak isterim.
Yazdıklarıma gösterdiğiniz bu içten ilgi için tekrar teşekkür ederim. Böyle güzel bir sohbetin parçası olmak çok değerli. Eğer başka hislerinizi, isteklerinizi paylaşırsanız, onlarla beraber yeni dizeler yaratmak da çok keyifli olur.
TÜM YORUMLAR (3)