Kadim diyarlarda, toprak ve ateşin yolu bir gün kesişti. Aynı yolda yürümek zorunda kaldılar. İkisinde de dostuna ihanet şüpheleri vardı. Hep bir diken üzerinde yol aldılar. Biri sarmak istedi gördüğü tüm bilimezleri diğeri yakmak istedi kadim sırları. Diller öğrendi toprak, içinde sakladı. Sadece kurumuşları değil, yaşlarında yandığını öğrendi ateş. Uzun bir yolun ardından, bir uçurumun kenarına geldiler. Can dediği dostu hava, atelşi rüzgara satmıştı, ateşin tutunacak bir umudu kalmamıştı, kedini uçurumun sonsuzluğuna bıraktı. Rüzgarla gelen hava toprağın canından can alıp savurmaya başladı, yavaş yavaş savrulan toprağın imdadına arkadaşı su, yağmur olup yetişti. Rüzgarın şiddeti yağmurun damlalarını savursada çamura çevirdiği toprağı yerinden sökemedi. Ve hava rüzgarın katili olup, kadim bilinmeze çekilip gitti. Toprakla ile su birbirine karışmış bir bütün olmuştu. Sonra kadim ateşin kadim güneşi, kurutuverdi çamuru. Su mu yoksa toprak mı kurudu bilnmez. Bilinen birşey var ki kadim varoluşun bilinmeyenleri. Sonra o kurumuş topraktan insan var oldu. Sonra insan hem ateş hem su hem toprak hem hava oldu. Ruhu nefesle, bedeni toprakla, yolu suyla ve imtahanı ateşle oldu. Sözden önce ses var oldu. konuşmaya başladı; kimi bilinmez sır oldu, kimi başıbozuk geveze oldu. Olanlar oldu ölenler öldü. Hesap vakti çıkıp geldi kadimlerden, ezel ve evvel bilindi. Sorular çoğaldı cevaplar azaldı, kadim ırkların peşine düşüldü. Bilmeyenlerin bilemeyecekleri bilinmeyenler var oldu.
Dilaver Zülfikar DemirKayıt Tarihi : 30.11.2022 22:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!