Kaderine mahkûm olmuş, terkedilmiş bu diyarlar.
Ne şen kahkahalar kaldı, ne de masum ihtiyarlar.
Ne bir bayram yaşamışlar, ne kandil, ne de aşure…
Kutsâliyet kalmamış hiç, kısırlaşmış her mefkûre.
Türlü ıstırap çekmekten ve dertlerden gına gelmiş.
Güneş gözlerden kaybolmuş, sürekli fırtına gelmiş.
Kahkahalar yalan olmuş, ıssızlaşmış mahalleler.
Toy zevklere kurban gitmiş iç ısıtan ahaliler.
Viran olmuş toprakları haramiler işgal etmiş.
Mazlumların vaziyeti bize emsal teşkil etmiş.
Sahih yoldan dönüş olmuş, tükenmiş ercân olanlar.
Destanlardan hatırlanmış soyu Süleyman olanlar.
Kökü giden yaşlı çınar yeni baştan nihâl olmaz
Yusuf yüzlüler dururken namertle hasbihâl olmaz.
Gönül yarasının artık tedavisi bulunmalı.
Yarın huzûr-u mahşerde dostlarla haşrolunmalı.
Sabır kendinden oluşur, çileler Rahmani ise;
Tebessüm, tevekkül olur, Cilve-i Rabbani ise.
Mukaddesat heder olur, yeni nesil yozlaştıkça.
Ak saçlılar unutulmaz, biz geçmişle uzlaştıkça.
Kayıt Tarihi : 16.7.2021 15:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yazılış tarihi: 2010 Düzenlenme ve son halini alma tarihi: 21.04.2016
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!