ben ırmakların sesine gidiyorum
söyleşecek kimse olmayacak
bir ev yapacağım sazlardan
o uzak yoldan, o eski dünyaya
selam size diyeceğim.
ey gökler, ey vadiler
ey zühre’nin aydınlatan pusulası
yolumu kaybedersem eğer
üzülmem hiç kaybolmaya değer.
algımıdır, İlahi kader mi
rebap nağmesinde, aykaçın sesinde
buluğ çağının ötesinde
yeryüzü efsanelerinin zaman ırmağında
bir dağ yolu var düşümden daha yeşil
alışılagelmiş bir şey değil
birisi olsaydı düşündüğümü düşünecek
benle birlikte zavahiri görecek
çözerdik belkide varlığın başlangıcını.
oh ne güzel kimsesizim, kimsesiz
bütün gücümle bağırdım doyasıya
içimde hiç ses kalmadı
bitap düştüğüme bakmayın
mest olmuş haldeyim.
altın rengine bulanırken akşam
ürktüğüm doğrudur göklerden
ben şüpheli bir gelgit ten bahsediyorum
ırağın kadim sınırlarından
kabına sığmayan feraset
gereksinimli bir aşk kadar dalgın
zaman çizgisinde oylumun başlangıcı
ağaçlar renk değiştirirken nasılda şıvgın.
tutkunun yayılmasında
dalga dalga yayılıyor sürtüntüler
kaygan bir esintide yürüdüm
şebnemlerin çıvgın kokusunda
düşünceler ağırlaştırdı başımı
söyleşecek bir şey yok kimseyle aramızda
ufukların zirvesi ne kadar mağrur
ışık yeniden yükseliyor reyhan ovasında.
Kayıt Tarihi : 6.4.2021 13:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!