Kaç Şiirlik Ömrüm Kaldı

Hüseyin Erdinc
92

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Kaç Şiirlik Ömrüm Kaldı

Kaç şiirlik ömrüm kaldı ki

Daha geç olmadan gelsen diyorum, kaç şiirlik ömrüm kaldı ki.
Biliyor musun, bazen düşünüyorum, insan aslında kaç defa doğar?
Bir anne rahminde bir kez,
bir sevdaya tutulduğunda ikinci kez,
bir kaybın eşiğinde üçüncü kez…
Sonra geriye kalan bütün doğumlar,
yeniden başlama cesareti buldukça çoğalır.
Ama ölüm, sadece bir kez gelir,
ve bütün şiirleri suskun bırakır.

Ben işte o suskunluğun kıyısında,
kalemimin ucunu kanayan parmağıma değdiriyorum.
Yazdıkça kendime dokunuyorum,
yazdıkça seni çağırıyorum.

Sen var mısın?
Yoksa sadece hayalimde yaktığım bir mum musun?
Bazen düşünüyorum;
belki sen hiç olmadın,
ben yalnızlığımı sen diye giydirdim üzerime.
Ama ne fark eder?
İnsanın inandığı her şey gerçektir aslında.
Ve ben sana inandım.

Deniz kenarında dolaşırken, dalgalar bana eski mitlerden söz eder.
Derler ki:
Her dalga, kıyıya varamayan bir aşığın çığlığıdır.
Her köpük, kavuşamamanın beyaz kefenidir.
O yüzden deniz bazen deli dalgalarla coşar,
bazen de bir anne gibi sakinleşip uyutur sahili.
Ben de öyleyim işte:
Bazen seni çağırmaktan yorulurum,
bazen de sesim kendi içimde boğulur.

Ah! Gelsen…
Gelişin sadece bir yürüyüş olmazdı,
bir tufanın ardından güneşin doğuşu gibi olurdu.
Ben seni gökyüzüne yazardım,
ben seni taşlara kazırdım,
ben seni çocukların oyununa,
yaşlıların duasına katardım.

Çünkü sen, bendeki en eksik parçamsın.
Bir ayna kırıldığında bin yansıma çıkar ortaya,
ama insan kalbi kırıldığında tek bir boşluk kalır,
ve o boşluğu dolduracak olan yalnızca tek bir isimdir.
Senin ismin işte orada yankılanıyor.

Bazen düşünüyorum:
Yaşamak, aslında unutmanın provasından başka nedir?
Her gün biraz daha eksiliyor hatıralar,
her gün biraz daha bulanıklaşıyor yüzler.
Ama bazı bakışlar, bazı gülüşler,
zamanın dişlerini bile kırar.
Senin gözlerin öyleydi.
Bana bakarken bütün çağlar susardı.
Bütün kalabalıklar çekilirdi kenara,
ve dünya sadece ikimizin nefesine küçülürdü.

Sen gittin.
Ardından hiçbir kalabalık yetmedi bana.
Binlerce yüz, binlerce ses,
ama hiçbiri senin bir tek kelimen etmedi.

Gece uzuyor, gün kısalıyor.
Her yıldız birer mezar taşı gibi asılı gökyüzünde.
Onlara bakıyorum ve düşünüyorum:
Benim adım hangi yıldızda yanacak bir gün?
Ve o yıldız söndüğünde,
acaba sen beni hatırlayacak mısın?

Gel.
Çünkü ben tükeniyorum.
Gel.
Çünkü ömrümün terazisi eğriliyor.
Gel.
Çünkü bir gün gecikeceksin,
ve bulduğun sadece susmuş bir kalem olacak.

Biliyor musun, ben bazen kendimi Homeros’un yarım kalmış bir destanında sanıyorum.
Bir kahraman değilim,
bir tanrı değilim,
sadece hikâyenin unutulmuş bir figürüyüm.
Ama sen gelirsen,
ben yeniden yazılırım.
Benim adım yeniden söylenir.

Çocukluğumu hatırlıyorum.
Bir ağacın altında oynarken hep gökyüzüne bakardım.
O mavilik bana sonsuz gelir,
hiç bitmeyecek sanırdım.
Ama büyüdükçe öğrendim:
Aslında sonsuzluk, gökyüzünde değil,
bir çift gözde gizlidir.
Senin gözlerinde.

Sana yazdığım bu şiir, belki de son mektubumdur.
Çünkü bir gün kalemim düşecek elimden,
ve o gün kimse sesimi duymayacak.
O yüzden yalvarıyorum:
Daha geç olmadan gelsen…

Her insanın bir şiirlik ömrü vardır, derler.
Benimki sana denk geldi.
Senin yokluğunda bile seni yazmakla sürdü.
Ama bil ki, ömrümün sayfaları inceliyor artık.
Kaç dizesi kaldı bu kalbin, bilmiyorum.
Kaç nefesi, kaç çırpınışı, kaç duası…
Bilmiyorum.
Ama biliyorum:
Hepsi senin adını taşıyor.

Ve işte, yine tekrarlıyorum,
çünkü başka hiçbir sözüm kalmadı:

Daha geç olmadan gelsen diyorum, kaç şiirlik ömrüm kaldı ki.
Hüseyin Erdinç

Hüseyin Erdinc
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 07:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!