Öküz boyunduruğa alıştırılır. Ağır yük altına koşularak… Kırbaçlanarak… koşullandırılarak. Sonra zorlanmadan yapar bu işi alıştığında… Hadi bunu öküzlüğüne sayalım…
Ayı oynamaya alıştırılır, tefle kızgın sacın üstünde… Alıştıktan sonra, kızgın sac olmadan da tef sesini duyunca oynamaya başlar… Bunu da onun ayılığından sayalım…
Fil daha yavru iken ayağına kalın zincirler bağlanarak alıştırılır, o zincirlere itaat etmeye… Alıştıktan sonra, ince bir ip yeter ayağına, ip azıcık gerilince döner geriye…
Eşek de, eşek olduğu halde, hemen ‘’evet’’ demez semere… Uğraştırır eğiticisini günlerce… Eğitici göze alır, hazırlar, kendini onun tekmelerine…
Aslan özgürdür, gelmez hiçbir zaman boyunduruğa, yulara ve semere…
Ya insan, insanı onlardan ayıran aklı derler… İnsanın akılsızı eşek, öküz, fil, eşek gibi boyun eğmeye alışınca koşar her türlü hizmete, ama asla eşek, öküz, fil, ayı dedirtmez kendine… Ama aslan dedin mi kırışır…
Yani bazı insanların bilinç altını bilince çıkarmaları, bir sivil darbe ile oluyor. Ama darbe ile akıl elde edilemeyince sonuç bambaşka oluyor…
İnsanın akıllısı ise boyun eğmez hiçbir güce, ama aslanla eşeğin de aynı hayvanlar aleminden olduğunu bilir ve kızmaz eşek, ayı, fil, öküz diyene… gülüp geçer…
Evet bu da gösteriyor ki, hayvanlıktan insanlığa doğru evrimleşme her insanda aynı hızda olmuyor.
Kiminde bu hız çok yavaş, kiminde hızlı… Aradaki mesafe farklılaştırıyor insanları…
Sonuç olarak görüyoruz ki, darbeler bilinçle bilinçaltının çarpışması sonucu, bilinçaltının kaba gücü uygulayarak iktidar olduğu gerçeğine götürüyor bizi… Kaba gücün akıl gücüne karşı zaferi…
Kayıt Tarihi : 27.8.2012 22:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!