1970 yılında Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'ne kayıt oldu. 1991 yılının ocak ayında ilk şiiri Milliyet gazetesindeki Sanat Genç Şairler köşesinde yayımlandı.
1992'de, Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'nde, Mektup isimli şiiri yayınlandı. Ağustos ayının ilk haftasında Gizdüşüm isimli dosyasını bir yayınevine verdi. Dosya, yayınevi tarafından kitap olarak basılmaya uygun görüldü. Ağustos ayının ikinci haftasında, 11 Ağustos sabahı Kadıköy, İstanbul'daki bir ot ...
sıkmışım dişlerimi gözlerim kanayana kadar
çeyizimizde hüzün motifleri
göçebe bir ağıt göğsümün derinliklerinde
bu aşkın dönüşü yoksa
duman kırığı gözlerinde gecenin hıçkırıklar
kırık keman sesi ve adağım var
kuruttuğum çiçek ölülerinden iplerle sabaha asılan boynum
alkolik çocuklarına zamanın ve yaşadığım ıslak hüzünlere uçurtma
yalnızlığı kesiyor bıçakların yarısı yarısı ince belini yağmurun
donan soluğumu göğe yapıştırdım da gece maviyi rehin bıraktı okyanusa
çamurla oynayan birileri leke kalıyor uykumda
İmgelerde yaşanacak aşk bırakmadım
Tüm güzellikler donup kalıverdi karşımda
Hüzün kaçıyor penceremden koşarak
Ölüm kayboldu geceye karışıp
Bir kolunda gözyaşı diğerinde acıyla
1. Devrik Yürek Savunması
Çiy doladım kasnağına gecenin. Işıksızlığın hep
yoksul yalnızlıklara çıkması doğurur o rüzgârı.
Giz dizilmiş çardaklar incir kokulu, çiçek hattı
gözlerine doğru. Kokunda korku. Kafka; mürekkebini
beni yüreğiyle emziren annem’e
acı çekirdeğini attıktı yaşamın
göğün eridiği zamanı öğrendikti ve susmayı
hüzün diye çizdiğimiz yüzümüze masmavi yorgunluktu
güldüm işte, toz duman kapladi her yanı
Yolun hiç de uzak değil umut biliyorum
Sesin yağmurla birlikte tutuklu tel örgülerin arkasında
Bulamıyorum seni beni unut gidiyorum
...
Ve kuğuların kucakladığı, kentin denizsiz kıyısı
Avuçlarım öyle boş ki
Küçücük koynuna sığınıyorum sancıyla
Savrulmuşken yüreğimin dümeni
Bir parça mavilik uğruna
yok
gitti yeraltına umudum
kalbim
fırtınada uçuşan kurum
gibi durmadan dolar
gözlerine birilerinin
Yarım kalmış acılar denizi pencereme konardı geceyle, savrulurdum. Gözyaşı kokusuyla dolu bir kuğu, zamanın sonuna kalkan, sürgünümdü; göz mavisi duman, sessizliğim. Aktım ölü deniz kızıyla gökkuşağı saklı mektubun içine, pulumuz rüzgar oldu, postacımız güvercin. Civa gibi eridik kabımızda. Kırmızıya gittik. Hemen yokladım yüzümü yağmurun yuva yaptığı ellerimle. İyice şaşırmıştı alıcısı vapur ıslığımızın. Saplandı gözlerimin ışığı yeni güne.
Mermer bir kayıkla geri döndük
diğer yarısına acının,
usulca çekildi deniz,
son bulduk, yenildik.
Boşlukta uçuşan kemiklerin kanattığı karanlık: Sürekli,
geceye bölünen saatlerin asıldığı yer. Kıyı boyunca
çalınan sabah: Esrik tin. Sehpada unuttum başımı, us yitik. Di-
vansızların bembeyaz ayetleri gibi peşin hüküm giydik. Gözlerim
deniziğnesi.
Kırıl benliğimin benli gözenekleri
Erken gidenlerden.. şiir dünyası için büyük kayıp..
“yolun hiç de uzak değil umut biliyorum
sesin yağmurla birlikte tutuklu tel örgülerin arkasında
bulamıyorum seni beni unut gidiyorum” -kaan ince-
Kaan dostum senin anladığını anlamaya çalışıyoruz biz insanlar onun için cebelleşiyoruz hayatla. Seni unutmayacağız ve unutturmayacağız....