Parmak uçlarımla dokunabildiğim sırtın
Ve göğüs kafesimde açılan oyuğun sesiydi bu
Biliyordum aslında gözlerinin siyah olmadığını
Arka bahçemde açılan koca paslı kapının
Ve gökyüzünün kasvetli havası vurmuştu seni.
İkimizin de bilinmeyenleri vardı.
Gecenin yalnızlığı çöküyor üstüme.
Çürümüş dişlerin arasında çiğnenen sevdalar
İçten içe inliyor gökyüzüne doğru.
İlmek ilmek işliyor içimize
Acılarımız, yapamadıklarımız.
Bir köy meydanında,
Sen benim geçmişimi tanıyor musun?
En kötü kabusları andıran
Koca koca binalardan geçtin mi hiç.
Köşe başında ağlayan
Küçük kızı gördün mü peki.
Kaç kez sevmediğin için
Gözlerinde kayboluyorum.
Gülünce bir labirente dönüyor gözlerin,
İçinden bir türlü çıkamıyorum.
Bir ay parçası gibi yüzün
Gözlerimi bir türlü alamıyorum.
Günaydın
Saatin yelkovanından damlayan zamanı
Gözlerine biriktiren kadın.
Tek bir bakışıyla oynatan
Kalbimin iflah olmaz duvarlarını.
Günaydın
Kılıç geçirmez sevdalar,
Kanlarından söküp alarak durulamak gerekir.
En gitmezlerin uğruna bir güzel ölmek gerekir.
Fotoğraflar bulanık olmalı kardeşim,
İnsanlar değil.
Görmeli önce karanlıkta saklanmış küçük bir izi.
Parlatmalı göğsünde iyice,
Ağacın en tepesine asmalı.
Elbiseler kirlenmeli kardeşim,
Sırtını çevreleyen zincirli kuşların,
Ötüşmeleriyle değil ağlaşmalarıyla meşhur.
Dev gibi adımları olan yavruların,
Ayağına takılan her çelmeyle.
Gökyüzünü kaplayan karanlıkların
En iç açıcı haykırmasıyla
Kırmızı bir gül sevdim
Aşk sarayının bahçasında,
Bir bahçıvan idim.
Cananımın bohçasında
Gül canına bir şifa idim.
Yar, Yaradanın ruhundan
Her köşesinde hançer yediğim hayatın
Ve her biyografisinde çiçekler yeşerten
Kimi insanların söküp aldığı
Kimininse usulca üfleyip gittiği.
Ama sen değil miydin
"Aklının tüm deliliklerinden kalbine sığın." diyen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!