Gel güzelim, gidelim buralardan,
Kurtulalım yaralardan,
Kaçalım yanan ateşlerden,
Gel sevdiğim, gidelim buralardan.
Kuşlar gibi kanat çırparak kaçalım
Seni düşündüğümde içim parçalanıyor,
Biliyorum bir daha gelmeyeceksin.
Suçum neydi kaçtın benden,
Senin gidişin beni öldürecek.
Seni sevdiğimi,
Sensiz yapamadığımı bilesin.
Bu ne büyük,
Acı, ızdırap.
Yeter artık benim çektirdiklerim,
Daha ne istiyorsun.
Bu kışın sonu gelmeyecek,
Bu üç günlük ömrüm pek sürmeyecek,
Dünya’nın neşesi içime dolsa,
Güller toplanıp hepsi seni sorsa,
Sevenler diyarı altın olsa,
Hiç birinde gönlüm yok sen olmayınca…
Kurtlar, kuşlar dile gelseler,
Ayrılık ateşten bir ok,
Nazlı yardan hiç haber yok.
Benim derdim herkesten çok,
Ben nasıl yanmayayım dağlar.
Sevda derler bir masalmış,
Ey dost, bu kaçıncı gecem,
Sen olmadan hiçbir şeyin anlamı yok,
Bilesin, her adam yapar hile,
Sen derdimden anlarsın, ey dost.
Gel ey dost sabahlara kadar içelim,
Bir bir dertlerimizi anlatalım,
Yıllarca sana hasret kaldığım,
Bir gün birisini görsem,
Sen olduğunu zannederim,
Hasretinle divane olmuşum gurbet ellerde.
Yalanım yoktur,
Ruhum açıldı,
Adıyaman diye diye,
Tarihinde göz yaşım,
Medeniyetler şehrinde.
Gidemem buralardan,
O kadar güzel, gözlerin var ki,
Hayranlık duyuyorum,
Siyah mı desem, ela mı?
Ne diyeceğimi şaşırdım.
O parlayan gözlerine kıyamam,
Döndüm dolaştım ben gurbet ellerde
Dünyadan çıkacak yol bulamadım.
Bahçelerde gördüm birçok gülleri,
Sevdiğime benzer gül bulamadım.
Saklarım gözümde güzelliğini,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!