Beni tanıyor musunuz?
Çok da yabancı değilim size,
Sevgiyle beslenir, sabrınıza hayran kalırım.
Elim ayağım olur, beni inşa edersiniz.
İnşa? Yani sevgi, yani umut, yani hayal...
Bütün gücünüz bendedir, ben sizdeyim.
Bugünü anlamak için yoğurduğum cümleleri tek tek saydım. Bir yanlışlık olmasın diye değil. Çok kısa ve tek tük cümlelerden ibaretti. Bazıları çok güzeldi, bazıları güzel, bazıları az güzeldi, bazıları güzel olmayandı. Yani anlayacağınız yüzeysel olarak güzel olanların içeriksel olarak bir anlamı yoktu. Bugün'ün eksikliği, az sayıda olanın anlamının yetersiz oluşundandı.
(22.03.2014)
Gözlerim biraz karanlık...
Bir zamanlar içinde çocuklukları barındıran gözlerim.
Yitip giden her mısrada bir kahkaha eksilttiler.
Gözlerim biraz yorgun...
Kapanmaya mecali olmayan gözlerim
Bazen, sebepsiz yere bırakırsın kendini,
Hiçbir şeyi umursamazdan gelirsin,
Çünkü o an her şey hiçbir şeydir.
Hiçbir şeyle uğraşmaz, hiçbir şeyi sevmezsin,
Hatta daha da ileri gidip hiçbir şeyinin hiç olmadığını, hiçbir hisle, hiçbir duyguyla hiçbir şekilde görmediğini, hiçbir şekilde şiir yazıp, kendi içine kapanıp içine ağlamamışsındır.
Hiçbir şey olmamıştı, ve hiç uyumuştun.
Ne düşünüyorsun?
Çok şey var, anlatmak çok güç olur. Soruyu tekrar sor.
Ne düşünmüyorsun?
Az şey var, anlatılacak kadar gerekli, önemli bir şey değil.
Ne sorayım o zaman?
Hiç kimsenin merak etmediği bir şeyi sor.
Yaşamımızda mutlaka rast gelmişizdir; "Kendin ol, Kendine gel, Kendinle barışık ol, Kendine güven, Kendinden geçme vs." gibi uyarı, nasihat ya da bir serzeniş içeren ifadelere. Evet, kendimiz olmalıyız. Ne kadar ikinci bir kişiden duymaya alıştığımız bu ifadeler bizi etkilese de en son tercihi kendimiz yaparız. Çünkü karar verme mekanizmasının merkezi, kişinin kendisinde olan potansiyelinde vardır. Peki, kendimizi ne kadar biliyor ve ne kadar tanıyoruz? Çevremizden ne derece etkileniyoruz, ne gibi bir şeyler ekliyoruz kendimize? Olduğu gibi mi ekliyoruz olan biteni kendimize yoksa irdeleyip süzgeçten geçirerek mi ekliyoruz?
Evet, temel sorumuz kendimiz aslında. Kendimizden ne kadar haberdar isek, kendimizi ne kadar tanıyor isek, kendimizi ne kadar eleştirebiliyorsak (olumlu-olumsuz) , o kadar kendimize hakim olabilir ve kendimizi yönetebiliriz. Kendimize ne kadar yakın isek çevremizi de daha sağlıklı analiz edebilir, olaylara da bulunduğumuz konumdan daha doğru tenkitlerde bulunabilir, daha somut fikirlerden bahsedebiliriz. Kişiliğinizin "yönetilen kendin" den sıyrılıp "yöneten kendine" daha yakınlaştığını fark edip, hayatınıza etki ettiğini hissedeceksiniz. Aksini düşündüğümüzde, yani kendimizi fark edememiş isek, kendimizden habersiz isek, yaşadığımız olaylara sadece seyirci isek, hiçbir şey üzerine düşünmüyor ve kendimizi özümsemiyor isek, kendimizden uzak ve gelişigüzel yaşıyor isek şekillendirilmeye çok açık bir yapımız olduğunu kendimizden habersiz bir şekilde itiraf etmiş bulunuruz. Gelişigüzel cümleler kurar, sorgulamadan çoğu kelimeleri kullanır, kaba tabirle patavatsız bir yapıya bürünür, dinlemeyi bilmez, bildiğiyle yetinir, az düşünür ve çok konuşuruz. Yapı, yani kişilik bu yöne doğru kayar ki bu durum daha ileri giderse cahilliğe açılan bir kapıdan geçilir. İdeoloji devreye girer, bu katı bir ideolojidir bilinmelidir, diğer fikirlere tamamen kapatmıştır kapılarını ve tek merkezden yönetilme olasılığı da oluşmuş ise daha tehlikelidir. Bir piyon gibi oynatılabilir ve kukla gibi hareket ettirilebilir. "Yönetilen kendinden" sıyrılıp "yöneten kendin" e gelmeye ne dersin? Yine başa dönüyoruz; tanımaya ve tanışmaya kendinizden başlamalısınız.
(24.10.2014)
Yıkılmış köprüler...
ayaklarında kara sulardan izler.
Işıktan yoksun sular,
Sularda kalan anılar...
Bir kıyı boyu umut,
yeryüzünden yoksun
İnsan?
Nedensizliklerden yaşama uyarılmış hayatlardan söz etmek isterdim. Nedensiz yere yitip giden nefeslerden, sözlerden, umutlardan… Mutluluğu yakalamaya ramak kalmışken akan gözyaşlarından, hissedilen duygulardan… Size bu gün İnsan'dan bahsetmek isterdim…
(07.08.2014)
"Uzaklar yakın gelir"
Eğer kalbine bunu söyleyebildiysen;
başarmışsındır, mutlusundur...
Kapının tokmağını eliyle yavaşça açtı,
İçeride bir ses;
Bugün gün'aymadı...
Ufak bir ışığa dahi tebessüm etmedi,
Güldürmedi yüzünü, günün.
Geceye kucak açtı, sabahı unuttu.
Bugün günlerden gün'aymadı...
Sabah olmadı, kimse kalkmadı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!