Azla yetinen, yetinme ötesinde küçük, önemsiz şeylerden mutlu olabilen insanlardan oluşuyordu bizim nesil
Siyah önlüklerimiz, beyaz yakalarımız vardı, kim zengin kim yoksul asla anlaşılmazdı
Çalışkanlığımız, tembelliğimiz kadardı bizi birbirimizden ayıran uçurumların derinliği, ötesine bakılmazdı.
Bayılırdık kitap okumaya, ayraç yerine saatli maarif takviminden bir yaprak koparır koyardık,
kırmızı gülleri kuruturduk bizi alıp ufkun ötesindeki bilinmeyen dünyalara götüren sayfaların arasında
Kitaplarımız değildi elden ele dolaşan, hayallerimizi değiştirirdik diğer arkadaşlarımızla.
Saf ve temiz çocuklardık biz!
Ardımızda lokma bırakmazdık, yere düşen kuru bir ekmeği bile alır, öper,
alnımıza koyar ve sonrada bir kuşun sebeplenmesi için bir duvar kovuğu arardık,
İncitmemek için küçük bir karıncayı itina ile üzerinden atlardık,
Küçüklerimizi sever, büyüklerimizi sayardık, milli bayramlarımızda hepimiz birer kahramandık,
Cehalet, miskinlik, sahtekarlık, yalan söylemek, kötülük asla bize yanaşamazdı ama çok çalışmak, bilgili olmak, dürüst olmak da bir o kadar modaydı,
Doğruyduk, eğrilere hiç inanmadık.
Köyümüz, mahallemiz, ilçemiz Ablalarımız, Abilerimiz, Halalarımız, Bibilerimiz, Teyzelerimiz, Emmilerimiz, Amcalarımız, Dayılarımız, Abalarımız, Ninelerimizle doluydu,
Komşuda pişen mutlaka bize de düşerdi “KOKMUŞTUR” söylemi de en önemli bahaneydi,
İyi insan sayısı çoktu, kötü neredeyse yoktu.
Gösteriş yapmak ‘günahtı’, olan olmayanın halinden anlardı, kimin düğün-derneği, cenazesi varsa bütün eş-dost, konu-komşu oradaydı.
Güzel bir nesildik biz!
Yazılı olmayan kanunlarımız vardı mesela,
Göz hakkına inanırdık, fukaranın gözü önünde kuru bir lokma ekmeği bile yemekten utanırdık, bölüşürsek ne ala,
Bir sobanın etrafına engin bir otağ kuracak kadar da zengin idi gönlümüz,
kuru ayazın azgın fırtına ile kavga ettiği soğuk kış akşamlarında
Elektriğin çok sık kesildiği zamanlardı,
feri kesilmiş gaz lambasının dalgalanan siluetinde bile ne gizemli masallar saklıydı,
kötüler haksız iyiler hep haklıydı.
Pantolonlarımız yamalı, önlüklerimiz kara ancak düşlerimiz ahenkliydi
öyle ki; küçücük samimi bir tebessüm bir avuç paradan daha değerliydi
o gün yaşanan birçok şeyden huzuru bulurduk,
yün yorganın altına girdiğimizde de mışıl mışıl uyurduk.
Bir zamanlar İyi İnsanlardık Biz,
BEN gömleğini giydik, BİZ olmayı unuttuk,
en sonunda eğri yolu da kolayca bulduk,
öyle çabuk değiştirdik ki bir zamanlar güzel olan her şeyin yerini
kendi gölgemizin zifiri karanlığında kendi ruhumuzu bile bulamaz olduk!
Kayıt Tarihi : 21.2.2020 13:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne idik ne olduk, doğrudan geldik eğri olduk!
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!