İsviçre’den Sant Gallen’e
İsviçre, 26 Kantondan oluşan, fedaratif bir devlet olduğu gibi, beş dilin konusulduğu, dört dilin ise resmi dil olarak kabul edildiği çok kültürlü bir dağ ülkesidir. Federal devletin resmi merkezi, yani başkenti Bern’dir. Denize kıyısı olmayan tamamen Alp ve Jura Dağları ve İsviçre Platosu arasında bölünen, derin vadi ve kanyonların, sarp dağların arasında parçalanan, 41.285 km²‘lik yüzölçümüne sahip olan bir ülkedir. Ülkede Alp Dağları kayalıklarla ormanlar arasında kalan ovalardan oluşsa da, Alp Dağları bu ülkenin ovalarından daha fazla bir yüzölçümünü işgal eden doğanın en zor koşullarına direnen bir ülke durumundadır. İsviçre demek, sadece dağlarıyla değil, kentleri, ırmakları, tünelleriyle de dünya da önemli bir konuma sahip olan kendine has bir çok özelliği, peyniriyle dünya da nüfusunun küçüklüğüne rağmen önemli bir ekonomiye sahip ülke özelliğiyle de ünlüdür.
Bu yüzden ülke nüfusunun büyük bölümü şehirlerde ve platolar çevresinde ki köylerde ve kasabalarda toplanmıştır, ve nüfusun %75’i buralarda yaşamaktadır. Dünya küresel kentlerinden Genevre ve Zürih de bu ülkededir. Avrupa Topluluğu‘na üye olmayan, ama Avrupa Topluluğu’yla çok uyumlu bir siyaset izleyerek kendini de izole etmekten korumaktadır. Silahlı tarafsızlık İsviçre’nin siyasal tarihinde önemli bir öneme sahiptir. Resmi olarak tarafsızdır ve 1815 yılından beri hiç bir savaşa doğrudan doğruya katılmamıştır ve çok geç bir şekilde Birleşmiş Milletlere 2002 yılında üye olmuştur. Bütün bu görünürde kendini gizleme siyaseti izlemesine rağmen çok sayıda uluslararsı barış girişimlerinde bulunan organizasyonlarada ev sahipliği yapmaktadır. Savaşların ise saklı taraftarıdır. Silah sanayisinde, askeri malzeme üretiminde, diktatörlerin paralarını sakladığı bankalara sahip olma özellikleriyle ve Yahudiler’in İkinci Dünya Savaşı sırasında talan edilen mallarını ve zenginliklerini, özellikle altınları hırsızlama konusunda şaibesiyle de ilgili karanlık taraflar hiç bir zaman aydınlatam eğilimi göstermemiş ve gelecekte de göstermeğe meyilli degildir İşviçre.
İthalatta protektionist ve merkantilist bir kapitalist ekonomi modeli ülke için mutlak bir prensiptir. Ama ihracata gelince gümrükten geçerken nerdeyse tükürüğünüzden bile vergi almaktan çekinmeyen çok sert bir ekonomi modeliyle adeta Avrupayla dağları gibi dansetmektedir. Bu yüzden ülkede kişi başına düşen milli gelir dünya ortalamasının çok çok üzerindedir. Tarihi kayıtlarda İsviçre kendini 1291’i 1 Ağustos’undan beri federatif bir devlet olarak kabul etmektedir.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta