İşte gidiyorum…
Belki de seni kaleme aldığım son satırlar bunlar.
Şu an neredesin,kiminlesin diye sormadan gidiyorum
Sormuyorum,bir daha da sormayacağım.
Şu an her damlasına hayran olduğum yağmur yağıyor,
Sensiz tadı yok ama,
Sensiz İstanbul’un da tadı yok aslın da
Omuzlarıma çökmüş bir ağırlık var
Gelip çöreklendi yine hüzün üstüme.
Yoruldum yıkılıp tekrar ayağa kalkmaktan,
Yoruldum kendi hayatımı yıkıp yıkıp kurmaktan.
Canım çok yanıyor….
Ne huzurum var,ne de seviyorum diyenlerin sadakati
İçimdeki çocuk yavaş yavaş ölüyor.
Koca bir oyun tüm yaşadıklarım
Sahnenin senaristi,yönetmeni hep başkaları
Birileri senaryoları veriyor elime,
Ben yalnızca oynuyorum.
İşte gidiyorum…
Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye,
Biliyorum hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak
Zordur severken ayrılmak,ayrılmak zorunda kalmak
Bir ağaç düşünün; budadınız,suladınız,büyüttünüz
Yaprak döküşünü,çiçek açışını izlediniz yüreğiniz titreyerek.
Sonra,o ağacın artık sizin olmadığını söyledi birileri.
Kimselere emanet edemediğiniz şeyi bir başkasına bırakırsınız.
İçiniz nasıl yanar değil mi? ...
Şimdi ben içim yanarak bırakıyorum başkasına.
Gidiyorum beynimi,kalbimi,elimi,kolumu bırakarak.
Kayıt Tarihi : 16.5.2011 10:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!