(Mis gibi bir hava… Sevdiğim yanıbaşımda… Bir de şarap kapmış gelirken…)
-Amma pahalıdır bu. Ne gerek vardı böylesi lüks bir şarap seçmeye? (En berbatını bile alabilecek kadar yakın olsaydı bana.)
- Olmuşken iyisi olsun dedim.
(Ne sıcak bakıyor böyle. Ne sıcak gülümsüyor. Ya bir de dokunmaya kalkarsa elime...Değiverirse parmağının ucu...Bir de alışırsam öpmelerine. Yanında yatmaların, uyumaların hayâlini kurarsam asıl, nasıl vazgeçerim onla olmaktan? Ya, aşkın kutsallığına dokunmak… Nasıl bakarım ben kendi yüzüme? Offf, en iyisi bir şeyleri bahane etmeli. Hay Allah, buradan da hiç gemi geçmez mi?)
Sevgilimsin , kim olduğunu düşünmeye vaktin yok,yapacak
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Devamını Oku
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
kuşkusuz ama en çok uçmayı severler ve derlerdi ki yaşam uçmaktır ve şunuda derlerdi uçmak için yaşamı sevmek gerektir öyleyse yaşam sevmektir sevgidir
Sevgili Çetin'in yukarıya alıntıladığım cümlesinde geçen 'uçmak' sözcüğünün Yunus ve öncesi Orta Asya dönemlerinde 'cennet' anlamına geldiğini düşündüm. Sn Çetin'in bu cümlesini bir de böyle okumak güzel olmaz mı dostlar
Selamlar&sevgiler
Korkularımız…Bazen yaşamaktan,bazen yaşamın belki de kendisi olan aşktan…Kabullenip, kendimizle tartışsak ya da kabullenmeyip kafamızı kuma gömsek ne fark ediyor.. Yine korkularımız yaşamaya devam eder nasılsa...
Öykünün iki kahramanı aynı şeyleri düşünmüyor. Bu bir aşk… Farklı yaşamak isteseler de aşkı, yolun sonu aynı yere varmalıydı. O zaman, birinin ki aşk değil mi? Ama korkularına bakılırsa, tutkuyla sevmekten korkuyor gibi. Aşk desem, sevdiğinin çirkinliğini görmemesi gerekirdi. Hatta, o kıllara övgüler düzmeliydi.
Kendini aşktan kurtarmaya çalışan bir öykü kahramanı, arada bir güzellikleri, arada bir çirkinlikleri gören gözlerle, kendini ve aşkını (hayatını) sorgulamaya çalışmış. (Sanırım)
Eee, tabi bizi bu kadar yoran yazarın hiç mi suçu yok derseniz. O’nun suçu, kalemini bu denli güzel kullanması… Sıra dışı yazılarıyla beynimizin bilmem kaçta kaçını daha kullanmamıza neden olması…
Beynimizin senden böyle bir istemi oldu mu ki sevgili arkadaşım? Ne güzel tembellik ediyorduk şurda…
Beyin jimnastiği için ücret ödememiz gerekiyor mu? Sevgilerimle…
ben sayfanizda bir aliskanlik ediniyorum, yorumlari okuyorum, öylesine güzel yorumlar ki, yine osman tuglu bey ve nilgün aras hanimin yorumlarina katilmamak elde degil...bu durumda nasil anlatabilecegim bu öyküden aldigim keyfi...yazik, zaten, hadi kalkalim...diye düsler bir dahaya kalmis...hic yoktan iyi tabii... cok sirin anlatim... tebrikler aynur hanim, sevgilerimle
İkili anlatıma güzel başlanmış,geliştirilmiş ve noktası tam yerine konmuş.
Güzeldi..
mevlana der ki
Denize girmek isteyen kişi önce ayak baş parmağını uzatır suya. Su soğuk gelir ve ürpererek kaçar. Oysa atsa kendini denize bu defa da sudan dışarıda kalan kısımları üşeyecek.
Yine der ki Mevlana:
Bir tay sudaki aksini görünce ürker ve kaçar.Aslında korkusu kendi aksindendir.
Öyküsel şiirden ve/ veya şiirsel öyküden yansımalardı.
Saygılarımla
Güzel bir şiir yada yazı okumak insanı ne kadar da memnun ediyor.Bu memnuniyet insan içine huzur olarak geri dönüyor.O yüzden şiire ve edebiyata emek vermek aslında anında karşılığını almaktır.kutluyorum emeğiniz için.selam ve muhabbetlerimle...
Sevgili Aynur Nilgün hanımın yazdıklarına katılıyorum. Baştan sona hem seni hem onu okudum. Evet o virajda ben de şaşırdım :-)) Gerçekten güzeldi. Tebrik ve sevgilerimle.
Başlıktaki şiirsel sözcüğü beni biraz ürkütüyorsa da hemen eşlik eden öykü sözcüğü rahatlatıyor.
Dilini bilmediğim bir yabancıyı sever gibi seviyorum şiiri. Ortak birkaç ifadenin dışında el kol, kaş göz işaretleriyle anlaşıyoruz.
Öyküde (düz yazıda) kendi karasularımdayım. Karşımdaki merhaba derken belki hala merhaba demiyor olacak, ama, demek istediğine daha yakın duracak ister istemez. Ben de daha kolay algılayacağım onu.
Şiirsellik bir kaygı değil, bir üsluptur artık.
Ve öykü.
Öykü hakkında konuşmaya başlamazdan önce kısa bir kararsızlık geçiriyorum. İncelememi baştan sona doğru mu yapsam, sondan başa doğru mu. Neden? Kurgu bunu gerektiriyor da ondan. İki yönden birini seçmek zorundayım.
Yazarın sürprizini bozmamaya ve oyununa katılmaya karar veriyorum. Aksi önce okura, sonra yazara haksızlık olacak çünkü.
Tamam deniz kenarındayız. Bir çift var. İki sevgili.
Kimliklerden birinin iç dünyasındayız. Onunla birlikte yol alıyoruz. O sıkıntılı biz de sıkıntılıyız. Yeterince yakın olmadıklarını düşünüp üzülüyor. Eğer öyle olsaydı yapmacık gösterişlere kalkışmazdı o da. Sıkıntısının bir kaynağı daha var. Oldukça arzulu fakat duygularını denetlemek, bastırmak zorunda. Acaba sadece utangaçlığından mı?
Belki, ama daha çok toplumsal koşullanmalar kaygılandırıyor kahramanımız. Erken bir aktarım, sevgilisinin onu olumsuz değerlendirmesine yol açabilir. İç çatışmasını izliyoruz bir süre. Dikkatini dağıtmak için harcadığı çabaya gülümsüyoruz. Zorda gerçekten.
Ve viraj.
Evet, yanlış okumadınız. Öykü burada keskin bir dönüş yapıyor.
Bu kısaca şu demek: Biz aldatıldık.
Kimliklerden biriyle yola çıktık, kendimizi onunla özdeşleştirdik. İç dünyasını tanıdık. Sıkıntılarına, utangaçlığına hak verdik ve / veya karşı çıktık.
Şimdi her şey değilse bile çok şey alt üst oldu.
Yanlış kişiye yoldaşlık ettiğimizi anladık. Onunla birlikte öyküye bakış açımız da değişti.
Yeniden başlamak zorundayız. En başından.
Çok başarılı bir şaşırtmaca - kurmaca bu. Öykü ilk ve büyük gücünü tam da buradan alıyor.
Diğerleri? Öykü üzerine sair söylenebilecekler? Onlar artık ayrıntı.
Gerçi “Şeytan ayrıntıda gizlidir,” sözü biz hukukçuların kalesidir ama.. Şeytanlaşmayı başka bir güne bırakıyorum.
Tam burada kahkahalarla gülüyorum. Neden okurun öyküden önce benim yorumumu okuyacağı gibi tuhaf bir fikre kapıldım ki. Sürprizi korumaya çalışmak neden?
Neyse bunu bugün söyleyeyim bari. Antolojinin kitap sayfasındayım aynı zamanda. Kitap inceleme yazarıyım. Okuru, artık kitabı alma ihtiyacı duymayacağı denli aydınlatmak istemeyiz değil mi? İşte bu alışkanlıkla.
Yazara da bu değerli sayfanın okuyucularına da sevgiler, saygılar.
Sizi ve şiirinizi candan kutlarım
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta