/ kendi tenhalığında yazılmaz ki her şiir
lacivert bir gece
nisan yüzlü bir sevda
hüzün dolu bir oda
belki de
radyoda bir nihavent
bardaktaki çayım kadar demli bir yürek
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kalemine ve yüreğine sağlık keyfler okudum şiirinizi.
cok tesekkürler..yorum efsane olmuş
selam ile
ARADA BİR
Bir zaman önce her gün, en azından birkaç şiir okur, en az bir ikisine yorum yazardım. Zaman ve şartlar insanı yoruyormuş.
Şimdi arada bir birkaç şiir okuyabiliyorum. Belki yazarım diye hoşuma gidenleri bazen kaydediyorum. Sonra unuttuklarım oluyor.
Diyorum ki, “dem vaktine” veya “âdem vaktine” denk gelirse, başka bir ifadeyle gönül hoşluğu olursa dilden düşenler yazıya dönüşüyormuş.
Nebile Hanımlar da aynen böyle düşünmüşler, böyle demişler.
Ben de “İşte Bu Şiirde/yim”.
*
Yazı kışa, yağmuru doluya; ağacı yeşile, yaprağı sarıya; kahkahayı gözyaşına, acıyı bala çevirmek gibi değil mi hayat da?..
Zıtlıkların var olduğu bir âlem değil mi, içinde yaşadığımız dünya?..
İnsan için zaman ‘bir varmış, bir yokmuş’ misali değil mi?..
.
Esmer kadınların gözyaşları kanlı, sarışınların daha mı berrak olur?
Aklını yitirmişlerin sorduğu gibi ‘neyin adı, neyin tadı’ düşüncesiyle insanî değerleri yıpratmak, hafife almak mı mutluluk?..
.
İnsan aklıyla düşünür, gönlüyle sever, hicranla hasreti yaşar, vuslatla sevdiğini kucaklar.
Kimi de “sadece oğlunu...”
.
Ateş arayan gönül!..
Kibrit çöpü koca bir ağacın ufacık parçası. Bir ağaç ormanın, orman dünyanın…
Kalp de sevgi âleminin heyecanla çarpanı...
Kime, nasıl çarpacağına kendi karar verir.
Bir bakışın ateşiyle alevini de kendi tutuşturur.
.
Günleriniz ve geceleriniz ısıtan ama yakmayan, ağlatmayan, dondurmayan sıcaklıkta olsun Nebile Hanım.
Sürç-i lisanımız affola.
Selamlarımla…
Hikmet Çiftçi
17 Şubat 2022
cok tesekkürler..yorum efsane olmuş
selam ile
hayaller sıcak değil miydi?
Şiirinizi
beğeni ile okudum
Ne çok soru
Cevabı soranda fakat...
Oysa sevgi/sevda şüphe götürmez..
Çabuk aşınır teyeli çekilmemiş kıyı gibi..
Şiirler bilir bir tek, sevdanın değerini..
O ateşler ancak sönmüş aşkları..
Tebrikler Nebile Hanım..
Güzel şiirdi efendim kutlarım
Çok güzel bir şiirdi kutlarım efendim saygılar
"Bir kadının kirpikleriyle çizdiği gözyaşı haritasına,adamın kuramadığı cümledir şiir." #şükrüerbaş
Hissettiren şiirine tebriklerimi bıraktım sevgiyle..
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta