Zonguldak, Soma, Ermenek… Sırada hangi madenler, hangi işyerleri var bilinmez… Felaketin büyüklüğü ateşin düştüğü yerin büyüklüğüyle ölçülüyor. Bir kişiyle sınırlanırsa küçük, Bin kişiye ulaşırsa büyük…
Peki, neden hırsızlığın büyüğü küçüğü olmaz deniliyor da, ihmalin büyüğü küçüğü olmaz denilmiyor?
Zonguldak’ta maden kazasında ölenler, mahkeme süreçlerinde soğutularak unutturuldu. Yıllar sonra ölen işçiler suçlu bulundu.
Soma’da Remi rakamlara göre 301 madenci yandı, gayri resmi rakamlara göre bu rakam iki katı. Olay soğumaya bırakıldı… Olay günleri yetkililer ‘’para mühim değil! ’’ diyorlardı, bu gün ailelere para ödenmediğini öğreniyoruz.
Yönetenler için, hırsızlık suç değil, cinayet suç değil, yalan söylemek suç değil… Ama madencini kazmayı yanlış vurması suç, çocuğun taş atması, ekmek çalması suç, iş istemesi, çocuğunun mezarını ziyaret bile suç…
‘’Ölüm madencinin fıtratında var.’’ Böyle olunca öldürmek de yönetenlerin fıtratında var oluyor…
‘’TKİ’nin tonunu 140 dolar’a çıkardığı kömürü, Soma A.Ş. 24 dolara çıkarıyoruz! ’’ diyorlar. Ama ne pahasına? Yüzlerce insanın ölümü, binlerce nüfusun acılara boğulması pahasına…
İsterim ki saçların dağılsın.
Gece mi dedim..
Hemen düşüncelere dalmalısın.
Aşk der demez
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta