Biten pazarlarından birkaç artık toplamaktadır yoksul,
Bir hayırseverin kapısına asacağı ekmeği bekler onca dul,
Evsizleri ararlar,ayaz geceyi atlatabilecekleri birer çul,
Yoksul akşamlarının kızıllığınz gömülürken İstanbul.
İstanbul, seyredilecek gibi değil artık, kapalı gözle
Buz tutan kalpler, erimiyor ne yazık, maşadaki közle,
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.