İki Istanbul var bende,
Biri benden içeri,
Biri benden dışarda..
Biri özlem olur burnumda tüter,
Diğeri kor olur yanar içimde...,
Is-tan-bul,yalnız üç hece,,
Bir masal diyarıdır,binbir gece.
Gün ışırken canlanır her yeri,
Sokaklardan akar bir insan seli.
Geceleri bir başka,
Rengarenk ışıkların büyüsü,
Kanına işler insanın,
'Gel' diye çağırır eğlenceleri.
İçine bir girmeye gör,
İliğine kadar sömürür gizlice.
Kendinden geçer,kopamazsın,
Bastın mı toprağa bir kere.
Denizin kokusu başkadır Istanbul da,
Yosun yosun kokar da
Bir genç kız tazeliğinde,
Teninin kokusu gelir ince ince.
Sevmek,bakmak gerek tazeye,
Bozulur yoksa,döner harabeye.
Denizin koynuna giresin gelir,
Ama burnunun ucu sızlar yaklaştıkça,
Elini süremezsin o vicdansız pisliğe.
Şarkılar,şiirler diyarıdır Istanbul,
Her yerinden melodiler yükselir.
Nice şairler geldi-geçti buradan,
Hepsi de ayrı ilham aldı Istanbul dan
Herkese ayrı bir haz verir,
Vapurla karşıya geçmek için,
Yüreğin alevlenir...
Köpük köpük dalgalarla coşar,
Saçlarını rüzgara salasın gelir.
Bir şarkı mırıldanırsın ufaktan,
Duygu denizinde boğularaktan.
Vapurda çay-simit kokusu bir başka,
En güzel yemeğe değişemezsin.
Adım atarken karşı kıyıya,
Sanki bir başka diyardasın,
Görkemiyle şaşkın,gizemiyle ürkek,
Tarihin kokusunu ta içinde duyarsın.
Görmesini biliyorsa gözlerin,
Dönüş yolunda unutursun bunları.
Bir başka yüzü,dimdik durur karşında,
Bir çift çıplak ayak,yarı ölü bir beden,
Sereserpe yatıyor kaldırım taşlarında...
Birden sıyrılıp büyüsünden,
Istanbulun sahte görüntüsünden,
Benim gibi yanar mı için,
İnsanlar gelipgeçerken
Cansız bedenlerin üstünden
Benim gibi şaşar mı gözlerin,
Ve yüreğinden isyanlar taşar mı,
Haykırmak ister misin denize doğru:
'Istanbul un elleri kirli,yüzü kara,
Istanbul un bakışları donuk,
Ve yüreği,kaldırım taşları kadar soğuk'...
Üzülme,gün olur sen de alışırsın,
Milyonlar boşvermiş,gün olur
Sen de boşverir onlara karışırsın.
Korkma,her gelen kalmamış naçar,
Bu kent kiminin yuvasını yıkmış ama,
Kimine de yepyeni ufuklar açar.
Ağlatsa da,güldürse de farketmez,
Geliş biletini alıp çıktın mı sıladan,
Dönüş biletini unut bi yol,
Giriş var da,çıkış yok Istanbuldan.
Kayıt Tarihi : 16.3.2006 11:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Geliş biletini alıp çıktın mı sıladan,
Dönüş biletini unut bi yol,
Giriş var da,çıkış yok Istanbuldan.' Evet ,malesef dönüş bileti yok .sılaya dönmek kolay mı?
Tebrik ederim güze bir anlatım.
................
...............
Bilsem bu gurbeti kim icad etti,
Bütün gençliğimi perişan etti,
Durulmaz artık, bu kadar yetti,
Sılaya varmaya yol bulamazsın.
biri kadavra,biri yaşam,!
biri, bir dava uğruna basmıştır ayaklarını,
biri,sadece geceleri gündüzlere taşır ıstanbul da..
biri emektedir,biri yemekte...
birinin yaşları vardır göz pınarlarında donup kalmış,
birinin yaşları çenesinden damlamakta kahkalara karışmış,
biri sedyede,biri lüsk özel odada...
haklısın ıstanbulun iki yüzü var,
ama, birini diğeri hiç tanımıyor.....!!!
yarı ölü bir beden,
Sereserpe yatıyor kaldırım taşlarında
TAŞI TOPRAĞI ALTIN OLAN ŞEHİRDE..
istanbulu ne güzel anlatmışsın.. yüreğine kalemine sağlık...
Donus biletini unut bi yol,
Giris var da,cikis yok Istanbuldan.
senin siirin bana sunu hatirlatti,
gelmiyen bir,gelen bin pisman,gibi , bu sozu Avrupa icinde soylerler,hani davulun sesi uzaktan hos gelir ama birde onu calana sor. yanliz insan nereye giderse gitsin ,nerde yasarsa yasasin kendi kimligi ile gider.
tum insanlara gittikleri ve yasadiklari yerde mutlu ve saglik dileklerimle.
Sevgiler.
TÜM YORUMLAR (5)