Oturdum başka bir İstanbul düşündüm
Daha çok sen olan daha bir seninle
Yeşili daha yeşil, mavisi daha mavi
O, her şeyi daha güzel yapan ellerinle
Sildim bütün yıldızları gökyüzünden
Yerine gözlerini koydum, gözlerini
Serdim saçlarını üstüne İstanbul'un
Dudaklarının rengine boyadım her yerini
..
Ben nice İstanbul’lular gördüm sana gelinceye kadar
Kirli paçavralara benzerdi insanları
Dostluktan, vefadan yoksun.
Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış
Ve herbiri kendi ağırlığıyla ezilmiş, yorgun.
Yüzümde dolaşan birer iğrenç böcekti gözleri
Bir tutsam
Yapışır kalırdı ellerime en çirkin yerleri
Evlerinde bulduğum yalnızlık
Sokaklarında bulduğum upuzun bir kahırdı.
..
İşte İstanbul
yorgun şehir
işte canından bezmiş boğaz vapurları
kederli tramvaylar
ve Galata Köprüsü'nden
telaşlı insanlar geçmektedir
bir gizli sevinç mahzun gözbebeklerimde
eriyen bir sükun kaldırımlarda adım adım
işte İstanbul
İstanbul dedim de seni hatırladım.
..
Sana geldim içim ümitlerle dolu
Beni sarhoş etme İstanbul,ne olur
Bir gün ben de eririrm caddelerinde
Çürür kemiklerim adım unutulur
Yine sen kalırsın dipdiri,sımsıcak
Göğün bulutların,denizlerin kalır
Oynama İstanbul,benimle oynama
Bir gün öldürür beni bu dert,bu kahır
..
Şimdi bir şehir hatırlıyorum
Dilim dilim ağustos güneşleri
Yakamozlar,ayışığı,renkli camlar
Bir elmas açısından seyrettiğimiz akşamlar
Sonra denizi deniz yapan ellerin
Çok çok mavi geceler
Pek çok mavi gecler
Bu bir İstanbul olsa gerek diyorum
Caddelerinde o çok boyalı kadınların gezdiği
Kocaman elli adamların köşebaşlarını tuttuğu
..
Farzet ki bir bataklığa düşmüşsün
Kader seni bir yerlere doğru çekmekte
Sen istediğin kadar kaç bu yalnızlıktan
Yalnızlık sana gelmekte
O yalnızlıktır günlerin getirdiği
O hüzündür kalan bu günden yarına
Boşuna çırpınmaların, yakarmaların
Ne ellerine hükmün geçer ne ayaklarına
..