Hisarında zümrütten bozma nisan yağmurları,türkülerime değiyor
Firari özgürlüğüm mutluluğun rengini Büyükada’da tasvir ediyor
Kıymetli sandığım ezgilerim,gökkuşağının alnında sır kalıyor
İstanbul,yosun bağlamış,tarih kokusunu gün yüzüne çıkarıyor.
Bir tren kalkar medeniyetler diyarına,içinde sadece İstanbul olan,
Sandallar indiririm boğazın sularına,denizin maviliğine yol alan,
İstanbul bir esinti oldu düşlerimin sokaklarında sardunyaları kollarına saran,
Su gördüm yağmurun yüzünde bana temmuz güneşini özleten.
Sessizlik Eylül caddesinde Mahmutpaşa’daki ayak seslerini duyuyor.
Tabelalar; aşkın yitirilmiş adresini Kız kulesi olarak tarif ediyor.
Beni haklı kılan suçsuz nedenlerim,bilinenleri meçhul bırakıyor.
Burçak tarlasında boy veren başaklar İstanbul’a hayat vermeye hazırlanıyor.
Adına türküler yakılmış, sözcükleri tüketilmiş İstanbul uyanıyor,
Belgrad’ın saçlarını fırtınayla tarayan rüzgar şehri kuşatıyor,
İstanbul zaman tünelinde eskidikçe değer buluyor
Pamuktan örülmüş,kadifeden sarılmış yıldızlarım Kanlıca’ya uzanıyor.
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 11:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ümran Tokmak
TÜM YORUMLAR (1)