bir şairi en çok kelimeler öldürür
İ.
bağdaş kurup Beyazıt’ta ihtiyar bir çınarla
/ kaçamak bakışında şairin /
açıp açıp okuduğum şehrengiz
âh! ne yana baksam ben
ne yana baksam hatıralar yaprak yaprak dökülür
içim içime sığmaz nerde bir şair görsem
Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
Devamını Oku
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
BİR İSTANBUL DÜŞ GÖZLERİME
Mavi bir kartal tak kollarıma
Galata’dan, Üsküdar’a uçur beni
Hazerifan çelebi bile kıskansın
Geçerken kuş konmaz camisini
Kurt adımlarla yürürken
Aksaray’dan Topkapı’ya
Bir ihtilal yalnızlığı
Çökerken omzuma
Topal bir akşam üstü
Kesildi ayaklarım İstanbul caddelerinden
Bu bir masal değil küçüğüm
Süngülerle girdiler düşlerine
Süngülerle çıktılar şiirimden, SENE SEKSEN
Kum kapı’da evim kaldı, elimde bavulum
Bavulda İstanbul resimlerim kaldı
Dün siyah beyaz çektirdiğim fotoğraflardan
Seyrettim İstanbul’u
Ellerim kelepçeli geçerken
Bir mahkum arabasından
Balıkçıların ağlarına mı takıldı güneş
Her taraf zindan
ne zor şeymiş
senden ayrılmak,
böyle ansızın koparılmak,
götürülmek bir yerlere
oysa ne çok severmişiz seni İstanbul
Hani Üsküdar, hani kız kulesi
Nerde taksim, nerde Beşiktaş
Hani gezip dolaştığımız o yerler
Hani iğne atsan yere düşmez kalabalıkların
Hani surların, hani vapurların,
Mavi dalgaların, pis kokan halicin
Adaların, modaların nerde
Nerde o sahillerin,
Nerde saklanır martı çığlıkların
Hani portakal saçlı kızların
Sen yoksun İstanbul
Koca şehir yok
Her taraf taş duvar,
Önüm arkam, demir kapı,
Sahi İstanbul,sahi sen nerdesin
Gri kuşlar mı aldı götürdü seni
Yoksun ortalık yerde
Hangi rüzgara takıldın bilemiyorum
Hiç sormaz oldun halimi
Ne aradın ne sordun bunca yıl
Nerdeyim biliyor musun ey aziz İstanbul
Yırtık bir gökyüzünün kurşunlarla ıslatıldığı
Katil bir sonbaharın saçlarıma takıldığı
Senden uzak bir yermiş, işte burası
Eylüllerin adam astığı
Bekle bizi ey İstanbul
Bir gün bu ihtilal yalnızlığı giydiğim elbiseyi
Güz yağmurlarına asıp
Gece ay ışığında ceplerime doldurduğum
Güvercinlerle
Sana geleceğim
Şöyle oturup keyfimce
Boğazda bir çay bahçesinde
Bir sigara içeceğim
Biraz sana sitem edip
Eski albümlerden
dolmaya başlamış yüzümün tuvaline
Fırçamı dokundurup
Marmara’nın mavi sularına
Seni çizeceğim
Kalamış’tan kalkan bir gemiye binip
Ankara’ya gideceğim
Mesela yani
BİR İSTANBUL ŞİİRİDE BÖYLE OLSUN
BİZE GÖRE,HERKESE AYRI BİR İSTANBUL
TARİH BOYU...
ŞİİR YAZAN ARKADAŞLARI KUTLARIM
BU ŞİİR YARIŞMAYA KATILMAMIŞTIR..
Evet İstanbul şiirleri içinde,sanırım İsranbulun tüm güzelliği ve geçmişini taa ki şanlı onmanlıya kadar anlatan,hemde Fetih`kutlamalarına yakın bir zamanlama da yerinde.Ve şiirlerde güzel olan İstanbulun birde diğer yanı var ki her şiirde göz ardı edilir nedense.Yinede hem yazılım dili hem anlatımı bence mükemmel.Başarılar diliyorum ve Allah CC Yardımcınız olsun her alanda.
İstanbul u anlatmak bu kadar zor mu?
Dünyanın her yerinden herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar, kimileriyse zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi, hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.
İki gündür birinci olan şiirle ilgili yorumları okuyorum.Yazmayayım dedim ama yinede dayanamadım.
Şair dil işçisidir.Basit kelimlerle anlamı derin mısralar oluştur.
Örnek;
'Kader beyaz kagıda sütle yazılmış yazı
Elindeyse gelde sıyır beyazdan beyazı'
Üsdatın iki mısrası.Şairlerin sultanı diye anılan şairin.(Necip Fazıl Kısakürek)
Şimdi biri çıkıp Şairlerin sultanının etkisine kapılsa ve onun gibi şiir yazsa ve hatta ondan daha iyi şiirler ortaya çıkarsa hiç bir yerde şiiri birinci olamaz.Belki halkın gönlünde malum halkımız çok şiir okuyorya.
Birinci gelen şiir o kadar uzunduki eminim (Benim gibi çok şiir okuyan biri bile sıkılıp şiirin tamamını başlangıçta okumadıysa) tutunki burda eleştirenlerin çogunluğu şiiri okuma zahmetine girmemişlerdir.Emin olun bu şiiri bir çok insan tamamıyla okumayacktır. Şaire bunu duyurayım En kısa zamanda bu güzel eseri sadeleştir herkes okusun.Okunmayan şiir ha var ha yok! Sebeb; Şiir sadece uzun değil,aynı zamanda farsca,osmanlıca kelimeler dilimizde sık kullanmadığımız hatta tanımadığımız şehrengiz'i gibi ve daha bir çok kelime...Mısraların can alıcı bölümlerine yerleşmiş tüm ahnegi bozmuş.Yazık olmuş şiire.
Şiir okunurken kendi kendine ahenk oluşturmalıdır.Her bir mısra kendinden sonra gelen mısrayı hedef göstermeli,okuyucuyu şiiri okurken duygulanmalı,özlemeli ve şiirin bitmesini istememelidir.
Şimdi; Şairi birinci geldiği için kutluyorum.Edebi alanda bir yerlere gelmek eserlerinizden söz ettirmek çok zor bir ugraştır.Bu ugurda nice insan geri adım atmış malesef kendilerinnde kaybolup gitmiştir.Kimbilir bir gün bizde kaybolup gideceğiz.Hakkımızda; Şiir yazardı diyecekler.Kalemede küseceğiz,mor sevdalarada beyaz kagıtlar da.
Şairlerin yalan söylemek için ehliyetleri vardır.İllaki bir şeyleri yaşamaları gerekmiyor.O duygu bütünlüğü yakalandığı takdirde güzel bir eser meydana getirebilirler.En az yaşamış insan kadar da duygularını şiire dökebilirler.
Ama bir şaire şiirinden dolayı hakaret etmemeleri gerekir.Bu çok yanlış ve yersiz olur.Eger samimi isen şiirin eksiklerini tesbit eder nasıl olacagını gösterirsin.Lütfen dostlar şaire yakışmaz çirkin olmayın! Herkesin bir şiir yazma tarzı vardır,kimi serbest,kimi kafiyeli sonuçta şiir yazanların tercihidir bu.
İstanbul şehrengizi şairinin uslubu ve juri onu uygun görmüş seçmiş.Bunu saygıyla karşılayın.Ve güzel şiir yazmak için bol bol şiir okuyun.
Mesela istanbul için şiir yazmayı dilediğinizde kendi alnında başrılı yüz şairin yüz istanbul şiirini anlayarak ve ritmine kendini kaptırarak okumuş olduktan sonra istanbula bir şiir yazmış olsaydınız emin olun birinci olamasanızda derceye girerdiniz.Vazgeçmeyin.
Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır.
Neyse fazla uzatmayalım bahtınız açık olsun!
ŞİİR DİYE BUNU ŞEÇENLERDEN UTANIYOR İNSAN
BAŞKA ŞEY DEMEYE GEREK BİLE DUYMUYORUM..
'ANLAYAMIYORSAK GÜZELDİR KESİN'
nedir bu insanlardaki yabancı olana,bilinmeyene, kapalı ve uzun olana karşı düşkünlük bir türlü çözemedim.Şiirin belki içerdiği anlam çok güzel olabilir ama karşındaki insan anlayamıyorsa Kendin Çal Kendin Oyna.Eski dilde yazılan kitaplardaki gibi bir de şiirin altına sözlük koyulsaymış daha iyi olurdu.Zevkler ve renkler farklıdır ama, bu birinci seçilen şiir yeni şiir yazmaya başlayanara örnek olcak ve etraf birsürü kendini başka dillerdeki sözcüklerle anlatmaya çalışan(-ki kendi de bilmeyecek kelimenin tam anlamını) bir sürü özenti insanla dolacak.Ey gidi Güzel TÜRKÇEM! Bu Avrupai(!) tarzda tarzanca kelimelerle seni kirletmekle yetinmiyor insanlar.Herkez kendine göre bir dil tutturmuş gidiyor.
Yakında Türkçe kollara ayrılacak, bir insan kendi ülkesindeki birini anlayabilmek için yanında sözlük taşıyacak!
...................................................................
çook güzel...
Madem jüri bu yarışmadaki en başarılı şiirleri bunlar olarak seçti o zaman yarışmaya katılan en kötü şiirleri de seçsin de hem şiirleri okuyup okumadıklarını anlayalım hem de bu şiirlerin yarışmanın en güzel şiirleri olduğuna inanalım.Doğrusu yarışmanın en güzel şiirleri bunlarsa en kötü şiirleri nasıldır acaba?(!)
remzi şallı/mavi ve siyah..bu yorumu yapan cesaretli açık sözlü insana katılıyorum..ısmarlama bir yarışma yapsaydınız..yani ödüllü olmasaydı..yada adına ne diye yarışma dediniz..o kişinin şiirini istanbul şiiri diye götürüp bel.yada. taraftarlarının bulunduğu yerlere assaydınız..sayın jüri bu olmadı..diğer şiirleri katlettiniz..
biz bunu sizden beklemiyorduk..benim yarışmaya katıkldığım şiir..birinci ikinci olması önemli değil
BİZ SENİ SİYAH BEYAZ FOTOĞRAFLARINDAN DA TANIRIZ EY AZİZ İSTANBUL
Bugün sana şiir yazmak için,
seni tekrar gezmek istedim
Ey aziz İstanbul,
Önce yeni camiye uğradım,
merhaba dedim güvercinlere
Sonra yürüdüm galata köprüsüne,
herkesin elinde bir olta balık tutuyor
haydi rasgele
Çıktım galata kulesine
Vay canına yandığımın hazerifan çelebisi dedim
Aha buradan nasıl uçtun Üsküdar’a
Ben vapurla geçmeye karar verdim, bir yanımda kız kulesi
Bir yanımda boğaz, bir yanımda ısrarla bizi takip eden martılar
Henüz karpuz kabuğu düşmemiş beyaz köpüklü dalgalara
Merhaba Üsküdar,
Merhaba Aziz Mahmut Hüdayi hazretleri
Çok kalabalık Üsküdar, bugün Pazar
balıkçılarda kalkmış gitmiş artık
Teknelerde yok, balık kokusu da yok
Oradan Beykoz,
Kocaman mezarıyla Yuşa Hazretleri, almış eline silahı
Bekliyor sanırsın boğazı,
Neyse yaptık duamızı
Ey İstanbul, seni anlatacak
Kelimelerin hepsini yazmış gibi şairler,
Seni hep övmüşler,övmüşlerde övmüşler
Fatih senin için sürmüş atını denize
Eyüp sultan senin için kalkmış gelmiş buraya
Bir yanın Mekke kokar, bir yanın Medine
Bağdat sende biter, Halep sende
En güzel camilerini sende yapmış mimar Sinan
Avrupalı en güzel kiliseleri sende,
Ey İstanbul, aziz hatırası kimlerin
Kimler geldi,kimler geçti buradan
Yahya Kemal’inden, Necip Fazıl’ından
Nazım Hikmet’inden, Orhan Seyfi’sinden
Gece ay düşer sularına,kesilir yolların
Mahpushanelerin var senin, zindanların var
Sağmalcıların var senin, metrislerin var,
Gardiyanların var senin, cellatların var
Kimlere ters giydirmedin pabucunu
Kimleri barındırdın içinde,
Alim de geldi senin kapına, zalim de geçti kapından
Her gün balıkçının çıkan oltasında sen varsın
Martılar seni anlatır her gün dalgalara
Sende mola verir gemiler, sende soluklanır haydar paşa
Sende kalkar son tren, sana gelir son yolcu
Ayasofya sende, Sultanahmet sende, Süleymaniye sende
Sende açar laleler güller, sende nihayetlenir ömürler
Bekle bir gün çıkar gelir denizden, sefere giden erler
Ey İstanbul,
biz seni siyah beyaz fotoğraflarından da tanırız
İnci mercan saçlarından, deniz kokan kızlarından,
Dalga kıran surlarından tanırız seni,
yere batan saraylarından
Hareme kalkan araba vapurlarından,
Sultanahmet meydanından,
Akşam gün batışı kum kapıdan,
ünlü kabadayılarından kasım paşadan
Çamlıca tepelerinden mehtaba çıkarışından,
Eyüp sultanda Uhrevi aleme uçuruşundan,
Kara köy iskelesinden
Selimiye kışlasından, sirkeci tren garından,
Fatih, yavuz, kanuni, Barbaros hayrettin paşasından
Yatırlarından tanırız seni, kasırlarından
Ah İstanbul ah, biz seni eskiden beri tanırız
Ne yapalım eski çamlar yok artık,
Eminönü de balıkçılar yok
meşhur Babıali yok
Gitgide bozuluyor taşın toprağın,
her gün biraz daha yoksun
Kartpostallarda kalmış resimlerinden şimdi eser yok
Beyoğlu Taksim göbek atar,
Zincirli kuyu ne yapar
Karaca Ahmet perişan,
Emirgan kış uykusuna yatar
Hicranlı aşkların ateşiyle
sensiz içimde cehennem kaynar
Her ayrılık senden vuslat,
her hicran sende fasıl
Nerden aldın güzelliğini,
onu öğrensem asıl
Sende sıhhat bulur,
sende son bulur her soluk
Ben İstanbul derim adına
sen esrarlı oluk.
Eyüp sultan da kıl bir sabah namazını
yukarıya doğru çık mezarlıkları
göğe çıktım sanırsın, başın değer arşa
eskiden kalmış bir anıyla seyret Halici baştan, başa
Birkaç damla gözünden süzülür yaş
Maziye dalarsın yavaş, yavaş
karşı yamaçlardan, iner yüzlerce gemi
Bizans düşmüş, Bizans perişan
Gerçek oldu hadislerde beklenen an
Yer Ayasofya, önde başbuğ Fatih Han
Cuma namazı kıldırıyor tüm askere,
İstanbul bizim, Avrupa ağlayadursun
Sultanlar yedi tepeli şehri bekleye dursun
Lütfi kireçci
18 Nisan 06 Şişli-İstanbul
değil..okunmadan atılmıştır..diye buraya yazıyorum..
birincilik,ikincilik,üçüncülük ve mansiyon alanlarda okusunlar bu şiiri..sadece okusunlar..
Çok özür dileyerek tekrar yazı yazmaya ihtiyacı duyuyorum. Forumu bu kadarına kadar karıştırmak gerekmezdi elbette. Fakat oldu... Üslupların ağırlaşmaması dileğimdir.
Şu anda ANTOLOJİ.COM GÖREVLİLERİNE KINAMA MESAJI YOLLAYACAĞIM. Nedeni: Nazım Hikmet'in forumlarındaki küfür, hakaretlerdir. 1 - 1,5 ay önce mesaj yolladım, ilgileneceğiz dediler. Hala aynı. Yani demek istediğim şu: Söylemeden, anlayın...
Bu şiir ile ilgili 406 tane yorum bulunmakta