Köpekler işiyor top-akasya köklerine Tophane’de.
Neft’i yapraklarda vampirler dans ediyor.
Hürmüz’ün diş izleri kanıyor
Kara.
Ağlıyor muhacir top-akasya Tophane’de.
Dört-çeker korna çalıyor durmuş yol ortasında.
Ananı- avratını-geçmişini …
Servetini …
Sayıp döküyor minibüsçü,
Yerli avrat tırmanıyor şoför mahalline,
Uh yavrum… Bu ne frikik, taa fercine.
Öyle ya,
Top-hane. Kara-köy. Kule-dibi. Yüksek-kaldırım
Kaldırım-indirim.
Nere memleket,
Ora memleket- bura memleket.
Bütün yollar Roma’ya çıkarmış.
Roma…
Doğu Roma - Batı Roma.
İs-tin-poli/stin-boli/is-tan-bol.
İstanbul.
Gidilir şehir-gidilesi şehir.
Yollar çıkmasa da-giden görmese de
Gidilesi şehir-gurbet olası şehir
Muhacir olunası şehir.
Eller-eller
Yaban eller.
Kobra yalıyor çingenin zurnasını,
Neft tütsülü kubbeler,
Düğüm düğüm gözyaşları boşalıyor yedi denize.
Dişlek yılkı atları-gözyaşı sakaları,
Didişiyor beş kıt’a kendi fışkılarında.
Sen
Türkü söylemeyensin.
İstanbul
Muhacir.
Sen niçin
Türkü söylemezsin
İstanbul’da muhacir.
Kayıt Tarihi : 13.1.2009 00:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
seni de biliyorum .
yüreklerimizi yıpratıp çarık sırımına muhtaç eden topraktır.
ülkedir.
acı çektikçe, sevdamız gözlerimizin önünde hırpalandıkça, kendi tarzımızda feryat ediyoruz.
asırlardır toprağımızda muhacir yaşıyoruz.
kendi sesimiz, türkümüz,
erkimiz
yankılanamıyor turkuaz semalarımızda.
acı çekiyoruz.
tşk.
saygılar
i.durmuş
dedem birinci dünya savaşına katılmış. eğitim dönemini Slimiye kışalasında geçirmiş. sonra savaşt ingilizler esir düşüyor. esirlikten sonra istanbul'a getiriliyor. deken bizim çocukluğumuzda bize hep burasını anlatırdı. onun için ben İstanbula gelmeden önce de istanbulu tanıyordum.
şiire gelince güzele derler ki tornadan çıkma gibi derler. ben şiire bu tabiri kullanamıyorum. çünkü usta kalemlerin şiirleri bu deyimin bir üstünde yer almaktalar. başarılarınızın devamını dilerim.
saygılarımla:
rr.akdora
TÜM YORUMLAR (2)