Şairin mısralarında İstanbulluyum,
gözlerimi kapayıp dinlediğimde;
yada daha iyisi şaire ilhamı verenlerle
bizzat tanıştığımda İstanbulluyum.
Simitçinin her daim gülen yüzüyle:
“Taze bunlar, çıtır çıtır” demesinde;
Çımaçının: “Hadi beyim acele et”
telaşında İstanbulluyum.
Kuğu gibi yüzen vapurların:
yakından yürek hoplatan,
uzaktan cam titreden düdüklerini
işitirken İstanbulluyum.
Hele ki vapurun üst tarafında,
hani kışın bacanın sıcaklığına sığınılır ya;
çay yudumlanırken seyredilir ya İstanbul;
işte o zaman İstanbulluyum.
Karanlık henüz çöktüğünde duyulur,
İstanbul’un minarelerinde okunan ezanın sesi;
ışıkları yanınca değişir ya şehrin görüntüsü;
gündüzünde de, gecesinde de İstanbulluyum.
İnince vapurdan, bağırırlar ya kısılmış sesleriyle:
“Palamuta geel! ” “Aksıraay, Aksıraay! ” diye,
Şair’in söylediği, benim de bizzat yaşadığım gibi:
onlardan biri olduğum için İstanbulluyum.
Kayıt Tarihi : 28.3.2006 19:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)