İstanbul bu
koca şehir
on beş milyon insanın barındığı kent
şehir denize kenetlenmiş
sokaklar alabildiğine kalabalık
tozlu dumanlı caddeleri
karıncalar gibi didişen insanları
ve bacalardan dumanlar yükselir
kömür tozu konar beyaz elbiseme
akşam fırça yiyebilirim hatundan
deniz alabildiğine kalabalık
bir yandan gemi sesleri
bir yandan martı sesleri yükselir
sanki denizde savaş var
gemiler tekneler burun buruna
herbiri bir yana gider
vapurdan görünen gençler sarmaş dolaş
deniz ayaklarının altında, sevgili kolunda
voltmenleri kulaklarında
umurlarında değil İstanbul mu yanmış, ülke mi yanmış
Eminönü pazarcılarla dolu
çoğu doğudan gelen, göçe zorlanan çocuklar
kimi simit satar taze taze diye bağırır
kimi boya yapar, boya var boyalim diye
kimi de çat pat Türkçesiyle
domates var, fırıngi var, balican var diye bağırır
dinlenmez, dilenmez selpak satar E-5 karayolunda
arabaların arasında can çekişir
İstanbul bu!..
zenginlerin keyif çattığı, fakirlerin sömürüldüğü
ama çalışmaya mecbur kalındığı kent
hırsızı da kabullenir, beyi de, namusluyu da, ağayı da
herkese açık, ama herkese eşit değil ha
İstanbul bu
Orhan Veli yaşasaydı
su, ekmek parayla, hava ve güneş parayla derdi
İstanbul bu
üniversiteler taşlı sopalı, işçiler grevde
köprüaltı gencecik çocuklarla dolu
çoğu umutların tükendiği, çoğunun yeşerdiği yer
İstanbul bu
kimisinin vücuduyla, kimisinin parasıyla
kimisinin de dayılığıyla meşhur olduğu kent
İstanbul bu
kaç çocuğu babasız, kaç kadını dul, kaç anayı ağlattı bu şehir
ama inanın İstanbul yine başka şehir
İstanbul bu
İstanbul, 2017
Kayıt Tarihi : 14.8.2017 23:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!