Susma be İstanbul, haykır:
Gerçeklerle inatlaşan inşaların,
Tatsız tuzsuz kalmış sarılmaların,
Şiirlerin bağrına sığınan,
Ki seven, ki bekleyen, ki çırpınan,
Ki aşkı alan,
Gitti. Sustu bağrışmaların.
Puslu bir sessizlikte içmek lazım şimdi,
Dolunayın masum kül rengini,
Sabahı beklemek lazım, ki varken,
Unutsan da unutmayanların,
Hani sıcacık sohbetlerden kucakladıkların.
Hani çizdiğin çabucak fısıltılarına,
Yavaş yavaş silikleşip kayboluverirken.
Sabah olsa be İstanbul,
Sevenler kavuşuverse yine,
Günaydın desek, tebessümlerimizle dostlara,
Gün "aydın" olsa yeniden..
Sen, ağlamasan artık bu kadar?
Heyhat.. Gecelerin pusu sindi gündüzlere,
Kalplerin pası değdi, yüz-lere..
Islanmasın, İstanbul,
Pak gönüllere yaş düşmesin,
Özlemeyelim sabahları, neme lazım,
Sonra içlenirsin de apaçık gördüklerine,
Üzülmez misin?
Kayıt Tarihi : 23.1.2016 19:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!