İsmini kazımak ister herkes ciğerine
Surlarının dibine şarap ekmek dökmek isterim ben
Topkapı’sın sen, aşkın ve iktidarın tapınağı
Ayasofya’dır bir yanın; eski, kadim
Neşeli, gamsız, hayta, narin, sarhoş Beyoğlu
Basiretli, iman dolu göğsün, Sultanahmet
Ulubatlı Hasan’ın, hep surların en tepesinde
Lale bahçelerinin en katili sana nasipmiş
Uykuda görülebilecek en güzel düş müsün?
Delik deşik edilmiş hayallerin viranesi
İnsan ırkının milyonluk yalnızlığı gömülüdür caddelerine
Nesiller değiştikçe uzar ömrün, uzar kolların
Lanet olsun adına leke çalanlara, yollarında kötülük düşleyenlere
İkindi vaktine yemin ederim ben, kucağına düşmeyeceğim
Yedi tepede yedi güneş doğsa da, arsızlığına gülmeyeceğim
Ortaktır nefsine tapanlar, günahlarına ve cezanız da ortak
Rayların santim santim batar selpakçı çocuğun umutsuz gözlerine
Umarsız başladığın her yeni günde, umut dolu bebeler tekmeler böğrünü
Maharet İstanbul olmakta değil, İstanbul kalmakta
Gönlünü sana kaptırmayan şairler de var ya; ben ona sevinirim
“Özledim seni ey İstanbul! ”, demeyecek evlatlar da var, bil
Zulmün her çeşidi var zindanlarında ve zikrin her nefesi dergâhlarında
Leyla tapar Mecnun’a amma Mecnun yaradanda yaşar ne yaşarsa, aşka dair
Ekmek gibi, su gibi değilsin bana, tırnağım kadar severim seni, fazlası değil
“Ruhumun senden İlahi” tek dileğidir; İstanbul’a mecbur ve de mahkûm olmamak
İn cin top oynasın isterim sokaklarında, şöhretin unutuluncaya değin
Manukyan’a yakışan tarafların deşilir inşallah, irin kaplar doymazlığın
Kadınısın sen bütün dünyanın, en iffetsiz fahişesi tarihin
Aklımın bir köşesinde hep sen; zalim, hayâsız, hırsız, sanki sonsuz
Piçleri bütün dünyanın toplanmış sanki, sanki hepsi sana sahip
Ardına verip de gelenleri, tarihin okunmayan hangi sayfasına gömeceksin
Lale bahçesi bataklığına kaç Anadolu daha gömeceksin ey İstanbul!
Irmak ırmak akarım yine de kucağına ey İstanbul!
Kayıt Tarihi : 22.3.2006 19:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

İsmini kazımak ister herkes ciğerine
Surlarının dibine şarap ekmek dökmek isterim ben
Topkapı’sın sen, aşkın ve iktidarın tapınağı
Ayasofya’dır bir yanın; eski, kadim
Neşeli, gamsız, hayta, narin, sarhoş Beyoğlu
Basiretli, iman dolu göğsün, Sultanahmet
Ulubatlı Hasan’ın, hep surların en tepesinde
Lale bahçelerinin en katili sana nasipmiş
Uykuda görülebilecek en güzel düş müsün?
Delik deşik edilmiş hayallerin viranesi
İnsan ırkının milyonluk yalnızlığı gömülüdür caddelerine
Nesiller değiştikçe uzar ömrün, uzar kolların
Lanet olsun adına leke çalanlara, yollarında kötülük düşleyenlere
İkindi vaktine yemin ederim ben, kucağına düşmeyeceğim
Yedi tepede yedi güneş doğsa da, arsızlığına gülmeyeceğim
Ortaktır nefsine tapanlar, günahlarına ve cezanız da ortak
Rayların santim santim batar selpakçı çocuğun umutsuz gözlerine
Umarsız başladığın her yeni günde, umut dolu bebeler tekmeler böğrünü
Maharet İstanbul olmakta değil, İstanbul kalmakta
Gönlünü sana kaptırmayan şairler de var ya; ben ona sevinirim
“Özledim seni ey İstanbul! ”, demeyecek evlatlar da var, bil
Zulmün her çeşidi var zindanlarında ve zikrin her nefesi dergâhlarında
Leyla tapar Mecnun’a amma Mecnun yaradanda yaşar ne yaşarsa, aşka dair
Ekmek gibi, su gibi değilsin bana, tırnağım kadar severim seni, fazlası değil
“Ruhumun senden İlahi” tek dileğidir; İstanbul’a mecbur ve de mahkûm olmamak
İn cin top oynasın isterim sokaklarında, şöhretin unutuluncaya değin
Manukyan’a yakışan tarafların deşilir inşallah, irin kaplar doymazlığın
Kadınısın sen bütün dünyanın, en iffetsiz fahişesi tarihin
Aklımın bir köşesinde hep sen; zalim, hayâsız, hırsız, sanki sonsuz
Piçleri bütün dünyanın toplanmış sanki, sanki hepsi sana sahip
Ardına verip de gelenleri, tarihin okunmayan hangi sayfasına gömeceksin
Lale bahçesi bataklığına kaç Anadolu daha gömeceksin ey İstanbul!
Irmak ırmak akarım yine de kucağına ey İstanbul!
Memet Karabalık
Yedi Tepe,Yedi Düvel İstanbul,Anlatmakla bitmez.Saygılar...
TÜM YORUMLAR (5)