Gün batmaya döndüğünde
Seni evimizin bahçe kapısında beklerdik
Dakikalar lastik gibi uzar
Heyecanımız gittikçe katmerleşirdi
Sen gecikeceksin diye
İçimizde ne korkular büyütürdük
Gelinliğini giydi şeftali ağacı
Taktı başına pembe çiçeklerini
Karıncalar böcekler kuşlar
Bizim bahçe bu düğünü
Her bahar yapar
Yollara düştüm sana geldim
Aç kapılarını al beni İstanbul
kimsesizim öksüzüm garibim
Anam gibi kucakla sar beni İstanbul
Dur hele seni bir seyredeyim
İçimde yılların hasreti var
Konuşun çocuklar konuşun
Sesiniz gür çıksın
Yeter güneşin uyuduğu
Gıdıklayın bulutları
Güneş uyansın
Açılsın evlerin kapısı
Madem geldin bu dünyaya
Öyleyse yaşamasını öğren
Önce nefes almasını
Sonra yemesini içmesini öğren
Sabahları erken kalkmasını
Doğan günü kucaklamasını
Güneş doğunca bu şehre
Önce evlerin damı aydınlanır
Uyanır ağaç gölgeleri
Kediler köpekler
Ve sığırcık kuşları
Sonra adıma kavuşur sokaklar
Dışarda yağmur var küçüğüm
Sen uyu yağmuru boş ver
Seçe kuşu sığınacak bir dal bulur kendine
Erikler yağmuru yedikçe daha güzel
Üzülme sokaklar ıslanıyor diye
Böyle havaları çiçekler sever
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!