Gölge oyunu başlıyor
Vantrologlar her yerde
Bilmem, bu kaçıncı oyun
Acaba, kaçıncı perde
Gölgeler kalabalık
Benim gölgem nerede
Dalgalı saçımın yeli gönül
Akan gözyaşımın seli gönül
Kendisinden de deli gönül
Beni, bana düşman ettin
Doruklarımın karı gönül
Ayrı tutsun beni, evvelinden ihtirasların
Sevdaları zincire vurmak istiyorsa
Vuslat ile anma adımı
Yürek yangınım bitmiyorsa
Ve bırak fırtınanın büyüsüne aşkı
Sevdanın yeli başından gitmiyorsa
Ne gelse başıma
Hep seninle paylaşırım
Günlüğüm
Günün yorgunluğunu
Yüzümün solgunluğunu
Yüce peygamberin kelamıdır, Hadis-i şerif
Onun, bunun aklına göre değildir, bu tarif
Okuyunca anlar, izanı olan her bir arif
Arifler üstü bir kelamdır, Hadis-i şerif
Her ayrı konuda toplumsal sosyoloji içerir
Hani öylesine bir duygu kaplar ya insanı
İçinde anlaşılmaz bir gariplik hissedersin
Gezersin ya bulutlarda, yaşatırsın her anı
Sonra aniden düşer, tepe taklak gidersin
Hani nefret ederken, sevmek ister ya insan
Geçiyor ömür, varmalısın artık farkına
Anlamadan gençlikte esiyor fırtına
Biriktirme günahları geldiğinde hasat
Alamazsın bu kadar yükü sırtına
Hasat fırtınası bu, ağır hasarlar açar
Doğduğun o gün, avazın çıktığınca ağla
Yıpranmış, örselenmiş kalbini arada bir yağla
Çöz kelepçelerini hayatla bağladığın, ellerinde ki nasırla
Mezarı kendine değil, kendini mezara hazırla
Hava soğuk
Hem de çok soğuk
Donduruyor yürekleri
Nefesler boğuk
Altımda eski bir branda
Erguvan denen, bir kuru çalı
İlkbaharda serer, pembe halı
Nisandan, Mayısa doğru çıkalı
Yirmi günlük erguvan zamanı
Tarihte mühürlü, mor imgesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!