Bugün bayrammış, öyle söyledi melekler
Arayanım çok bugün, zincir oldu dilekler
Ruh irkildi, göğüste ki kafeste
Terler birikti, tek atımlık nefeste
Doğumuyla nura boğdu; Bitlis’teki Nurs’u
Üç ay içinde bitirdi; on beş yıllık kursu
Dünyevi ilimlerle donattı; yaşamındaki bursu
Bediüzzaman lakabıyla şereflendi; Sait Nursi
Proje sunmak üzere gelmişti; o, padişaha
Kurşun değseydi iyiydi
Aşkım vefasızın biriydi
Yüreğim yatalak diriydi
Hüzünlüyüm bu aralar
Çöle döndüm, kurağım
İklimi değişti dünyanın, ozon deliniyor
Kıtalar uzaklaşıyor giderek, sona geliniyor
Teknoloji tembeli insan, çare de eriniyor
Okyanus akıntıları işaret, buzlar erirken
Kırıyor güneş aysbergleri, iki kutup uzaklarda
Bu mevsim de geçti, gelmedin
Artık sonbaharda gel
Yağmurla yüklendi bulutlar
Hadi, yağmur düşmeden gel
Karlar kapladı, yüksek dağları
İki saat önce ki yağmurun çamurları yapışıyordu ellerimize
Üniformalarımızı değil, çamuru giyinmiştik üzerlerimize
Gün doğarken geldiğimiz bu cephe de mahsur kalmıştık adeta
Dakikalar sonra gelecek hücum emriyle, Allah ismi inecek dillerimize
Cephe çukuru, sıralanmış askerle dolu, barut kokusu genizlerde
Biliyorum
Aşkın son nefeste hasta
Biliyorum
Melekler bile senin için yasta
Biliyorsun
Eller titriyordu soğuktan, çok koymuştu bu yürek göçü
Ağır hasarlar açmasına rağmen, alınamayacaktı acının öcü
Zira yoktu şimdi, hiç kimsenin bunu yapabilecek bir gücü
Geçmişi yıktığı gibi, geleceği de korkutuyordu büyük göç
Sınır tanımıyor, sınırdan geçen, sınırsız yığılmış yürekler
Gölge oyunu başlıyor
Vantrologlar her yerde
Bilmem, bu kaçıncı oyun
Acaba, kaçıncı perde
Gölgeler kalabalık
Benim gölgem nerede
Ne gelse başıma
Hep seninle paylaşırım
Günlüğüm
Günün yorgunluğunu
Yüzümün solgunluğunu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!