Yağmur yağıyor,
ıslak kaldırımlar ayak izlerimizi yutuyor;
eski sokakların sessiz mısraları gibi,
siliniyor adımlarımız ardımızdan.
Tren rayları boyunca
sessizlik,
zamandan akıp giden ince bir tül gibi sarıyor bizi.
Her adımda,
düşen damlalarla birlikte
kırık bir melodinin notaları çalıyor çimde.
Uzaktan gelen lokomotifin uğultusu
bir eski masalın fısıltısı gibi kulaklarımda.
Gözlerim,
sensizliğin puslu rüyasında kaybolmuş,
bense zamanı bekleyen suskun bir yolcuyum.
Bir vedanın gölgesi,
çamurlu aynalarda kıvrılıp duruyor üstümüzde.
Sözlerimiz soldu,
geriye sadece
yağmurun şarkısı ve trenin unutkan soluğu kaldı.
Sis çökmüş geceye,
ışıklar puslu bir rüya gibi titriyor,
uzaklarda unutulmuş bir şehrin hayalinde.
Adımlarımız,
bulanık aynalarda yankılanıyor;
her biri,
geçmişin kırık camlarından süzülen birer sızı.
Tren rayları,
sonsuzluğa uzanan
bir kuyunun karanlığında kayboluyor.
Uğultusu,
rüzgârın usulca fısıldadığı
kayıp bir sevdanın türküsü.
Gözlerin,
sisler ardında parlayan
sönmek bilmez bir yıldız gibi;
ben ise hâlâ
o yıldızın hayaline dokunamayan
suskun bir gezegenim.
Ve biz,
zamandan ve mekândan kopmuş,
bulutların arasına serpilmiş iki yaprak,
sessizce savruluyoruz
bu sonu belirsiz düşte...
Belki de sadece,
kaybolmuş bir melodinin
unutulmuş bir notasıyız,
sessizliğin içinde…
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 9.8.2025 08:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!