Mahşerin dört atlısıydı akıp giden hayatımdan,
Bir ahır dolusu taydı yüreğimin köpüren sevdası.
Ah İstanbul, ağrıyan yarama olamadın derman.
Gözlerimden akan yaşlara inat, sensizim.
Ressamın çizdiği tablodaki bir garip yabaniyim.
Ellerimde geçmişin kirli izleri, seni bana taşır.
Etrafımda yabani otlar doluyken, söylesene gülün kokusu nerede.
Denizin bittiği yerde ben neredeyim.
Kadehimi senin şerefine kaldırıyorum.
Acılar, üzüntüler, yokluklar bende; gülen gözler, mutluluklar hep sende.
Bütün duvarlara çizdiğim resimler ellerimde kaldı.
Dalgalı deniz, hırçın rüzgar ve kavurucu sıcak yüreğimi susattı.
Ansızın akıp giden neydi hayatımdan, öylece arkasından bakakaldığım?
Amansız hastalıklarla boğuştu yüreğim, bedenim, sevgisiz kaldım.
Bir gün toprak olacağımı biliyorum. Zamanı yenmek zor
Cesedim çürüdüğünde, ruhum nereye gidecek bilmiyorum.
Ben hep hayatımı, çarptım, topladım, böldüm.
Çıkan hep eksi oldu. Alay ettiler benle, kırıldım.
Bir çocuk ağlıyor yüreğimin ta derinlerinde,
Gitmek zamanı geldiğinde, gitmek istemeyen küçük bir çocuk
Bu şehrin sokaklarında doğdum, bu sokaklarda oynadım. Aşık oldum.
Kahpe dünyayı bu sokaklarda öğrendim.
Bu şehrin sokaklarını arşınladım. Tarihi soludum.
Sıralarında okudum, diplomalar aldım.
Bir yere yaklaşıyorum şimdi. Uzak bir diyardan gelmiş misafir kadar yorgunum.
Ellerim kış ayazında buz kesmiş, Haziran’da solgunum. Bahar benden uzakta
Yetmiş yaşında olmasam da “yolun yarısı”ndayım. Ömrüm akıp gidiyor.
Acılar okyanusunda yüzüyorum. Derbederim, çökmüş şakaklarım.
Umuda taşıyorum kendimi, yaşımın ortasında hevesle,
Son bir gayretin büyük yangınlar şehrinde...
1 Eylül 2003 (Pazartesi, 14:00)
Musa KarademirKayıt Tarihi : 26.6.2013 00:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)