Renkleri dökülüyor gözlerimden ayrılıkların
Solgun-bitik ölümler yanı başımda,
Geceye gözyaşı düşüyor, sırılsıklam düşlerim
Kimi davet etsem güneşi doğurmaya
Herkes kör, herkes yabancı aydınlığa…
Kurşunlara gelmiş dualar ve delik-deşik avuçlar
Eylül dersen, sancısından tanırım,
Bunun adı; Hicran,
Soğuk hüznünden çıkarırım…
Bende kalsın istemezken
Dilsiz-dudaksız sırlar birikiyor dimağımda.
Damar yollarımda flöre darbeleri,
Kesikler ayrılıklara kanamalı,
Her yönüm, kan-revan
Güneş küskün, Kibriya suskun
Bu bir ayrılık olsa, otogar hüznünden tanırım
Bunun adı; zail oluş
Edilen duanın şeklinden anlarım…
Kusuruma bakmayın dostlar,
Bu bir yaşamın göçüne benziyor
Bir mızrabın aşka köprülenmesine,
Ten kafesini parçalamaya çalışan bir aşka
Aklın hanelerine sığmayan bir düşe
Tek harfini yazmaya yetmeyecek bir mürekkebe
Kime edileceği unutulmuş bir duaya
Küfründen medeti kesilmiş, medetine küfredilen bir azizliğe
Bu; hiçbir dilde kifayet edilemeyecek,
İsimsiz bir ayrılığa benziyor…
Eğer ayrılık olsaydı, insan gözünün değdiği;
Yırtmacından sızan kahpeliğinden anlardım…
MURADİYE/
WAN
12.06.13
Kayıt Tarihi : 14.6.2013 16:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!