Bizler proleter,işçi-köylü,yiğit emekçileriz
Nasır tutar ellerimiz, coşar akar alın terimiz
Bizler tarlada,fabrikada yan yana çalışanlar
Rotatifler açan, arpa-buğday eken, biçenleriz.
Bizler kadınlı,erkekli,genç,yaşlı emekçileriz
Patron-ağa ve şeyh düzenini yıkmaya hazırız
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
En değerli olgu olan emeğe saygı duymayanın bence kendisine de saygısı yoktur.Güzel çalışmanızı kutluyorum.Selam ve Saygılarımla
Memo can bu şiir öncekilere göre daha usta ve daha güzel olmuş. Yalnız bir-iki noktada aşagıdaki gibi düzeltirsen bence daha da güzel olur. Selam ve dostlukla........
Bizler proleter,işçi-köylü,yiğit emekçileriz
Nasır tutar ellerimiz, coşar akar alın terimiz
Bizler tarlada,fabrikada yan yana çalışanlar
Rotatifler açan, arpa-buğday eken, biçenleriz.
Bizler kadınlı,erkekli,genç,yaşlı emekçileriz
Patron-ağa ve şeyh düzenini yıkmaya hazırız
Bizleri sömürenler Brezilyada,Rioda alemde
Bazıları da Disneyde zevk û sefada bilyoruz.
İşçiyiz biz emekçi,ayağımızda prangalar var
Üreteniz-çalışanız sırtımızda utanmazlar var
Yalanlarına yalan katıp soyan,çalandır onlar
Ahlâksızlık,densizlik,onursuzluk onlardadır
Bizde ahlak,onur,şref var,çünkü devrimciyiz
Biz işçiyiz-köylüyüz özgürlük için kararlıyız
Emeğimiz kutsaldır,kavgamız şereftir,şandır
Emperyalistlere ve işbirlikçilerine kanmayız
Bizler umut olduk,sevgi olduk tüm yüreklere
Yağmur olduk toprağa yağdık aktık çiçeklere
Yarınlar için hayaldeydik karanlıkları aşa aşa
O bulutlardan geçerek,mehtap olduk gecelere.
Bizler bitmeyen Denizler,yılmayan Mahirleriz
Zindanlardan ser verip sır vermiyen İbrahimleriz
Apaydınlık yarınlar için kırdan şehirlere doğru
Seller,sular gibi cuşuyor,güneş gibi doğuyoruz.
yorum yok...sustum..
Yüreğini yüreğimle kutluyorum..
Bu proleter yürekten gelen duygularla yazılmış şiire yorum yapılmaz sadeçe hiz edilerek yürekten okunur ve kalem alkışlanılır..
Kalemi ayakta alkışlıyorum..Ant.+on puanla şiir sayfama alıyorum..Emeği içtenlikle kutluyorum..
Dostca kalın..
Kutlarım proleter yüreğinizi ve şiirinizi saygılar
Şiiri okuyunca gençlik yıllarım aklıma geldi. Sloganlar çerçevesinde hedeflenen düşüncelerin, eylemlerde nasıl körleştiği günlerdi o günler..
Yaşamdaki gerçekler açık ve seçik. Görmek isteyen herkes çelişkileri görüyor.
Ne var ki, çelişkileri düzeltmek insanların işlerine gelmiyor.
Kapitalist devletlerde, işçiler, emekçiler, kapitalist siyasetçilerin çıkardıkları yasalarla hak arıyorlar.
Demokratik devletlerde, işçiler emekçiler, yine kapitalistlerin ve sivil toplum kuruluşların oluşturduğu siyasilerin çıkardıkları yasalarla hak arıyorlar.
İki güç, teknoloji ve istismar gücü ne yazık ki, emeğin haklarını vermek noktasında asla olumlu değil.
Fikir hayatımda, işçinin, emekçinin haklarını çalarak, haklar kavgasında arkasından vuran olarak gördüğüm güçler maalesef onlar adına konuşan siyasiler, partiler ve sendikalar olmuştur.
Kapitalist / yani zengin zaten çıkarı peşindedir. O zaten emeğin karşısındadır.
Ancak emekten yana olan siyasileri, sendikaları, partileri düşündüğümde, yaşamdaki gerçeklerini gördüğümde, ne yazık ki hiç bir zaman gerçekten işçiden, emekçiden yana olduklarını görmedim.
Kurulan sendikalar zenginliğin sınırlarında kompradorları kıskandırırken, işçilerin lehinde en ufak bir girişimde bulunmuyorlar.
Özellikle ülkemizde, sendika yöneticileri işçilerin haklarını, emeklerini siyasi görüşlerine peşkeş çekmenin gayretlerinde olmuştur.
Hatırladığım anılar içinde, bir dönem %150 zammı beğenmeyen sendika patronları, işçileri hükümeti yıkmak için yürüttüğünde, kendi siyasi görüşündeki partiler iktidar olunca, %20 zammı beğenmeyerek yürümek isteyen işçileri bozgunculukla suçlamışlardır.
İşçi köylü, emekçi söylemleri yetmişli yıllarda alevi solun, Aleviliğin yükselmesi için istismar edilmiştir.
Yine aynı dönemlerde, işçi köylü, emekçi, söylemleri doğuda, Kürt ırkçılığının bu güne gelmesine yönelik politikalarına alet edilmiştir.
İşçiler adına kurulan partiler, emekçi düşmanı, zengin devlet yanlısı, anlayışları, güçleri takdis etmekle meşguldür.
Proletarya adına devrimler yapan ülkeler, Rusya, Çin, Küba ve diğerlerinin durumu bellidir. Geçmişleri de bellidir.
Fikir hayatımdaki kırk yıl, ne yazık ki, söylemlerin hayata yansımadığını, aksine, zenginler sınıfının yönlendirmesi, siyasilerin çıkarlarına kurban edilen anlayışlar olarak, emek söylemleri aklımda geziniyor.
Yetmişli yıllarda, işçi köylü haklarını savunarak anakarada eylem yaparak ortalığı karıştıranların kaçıp saklandıkları yer ne yazık ki koçun Maltepe’deki yurduydu.
yetmişli yıllarda sol yayınları basan, yayınevi ve dağıtım evleri 'ki o zamanlar kitapçılık yapıyordum' ne yazık ki, İstanbul’un kalbur üstü zenginleri, Ermenileri, Yahudileri ve Rumlarıydı. Keçi sakallarıyla, lüks mağazalarıyla, entel konuşmalarıyla, ağızları işçiden, köylüden yana iken, onlar tepeden bakıyor, ellerinde amerikan viskileri eksik olmuyordu.
Şuna inanıyorum ki hiç kimse kimseyi kandıramaz.
Yaşanmış hayat içinde, samimi olanlar hep kurban edildiler.
Yaşanmış hayat içinde, ideallerden, güzel duygulardan, samimi kavgalardan; çıkarcılar hep köşe oldular.
Mesleğim itibariyle toplumu izliyorum. İşçiler adına kurulmuş birçok sendika var.
Her ay maaşlardan aidatlar kesiliyor.
Yıllar oldu, haklarını aramak için bir greve gitsinler ve kasalarındaki paralardan işçileri doyursunlar.. Ne gezer.
Eminim ki, yönetim kadrosu yüksek maaşlarla, etraflarına peşkeş çekerek, har vurup harman savuruyorlardır.
Daha yeni, devlet ben şu kadar zam yaparım dedi. Sendikalar kabul etmedi. Greve gideriz dediler. 'Başbakan buyurun' dedi.
Hani tısssssssssssssss....
Niçin?
Kapılar ardında satın mı alındılar?
Yoksa, gerçekten sendika kasalarından işçilere bir kaç ayda olsa maaş vermeyi akıllarından bile geçirmiyorlar mı?
Yoksa, gerçekten onlar hak mak peşinde değiller mi?
Dostum şiirindeki duygular samimi. Sloganlaşmış sözler mısralara egemen..
Ancak objektif değil şiir. Sadece duygusal..
İşçi köylü emekçi, söylemlerini işiterek geçirdiğim kırk yıl var.
Kırk yılın özeti ise, işçiyi, köylüyü, emekçiyi arkasından vuran ne yazık ki, onlar adına konuştuğunu söyleyenlerden başkası asla olmamıştır.
Kimi siyasi çıkarlarına alet etmiş...
Kimi mezheplerinin sesi olarak kullanmış...
Kimi birbirine düşürüp arkada paralar kazanarak kahkahalarını atmış...
kimi onlar adına şiirler, kitaplar yazarak köşe olmuş. Zenginliklerin hesabı yok.
Kimi onların eline silah vermiş birbirini vurdurtmuş. Silah tüccarlığından para kazanmış...
Yani kısaca, olan işçiye, köylüye, emekçiye olmuş..
Onların haklarını mağdur edenlere hiç bir şey olmamış...
Sistem, zenginleriyle, ağalarıyla, şeyhleriyle ayakta duruyor.
Ama ne yazık ki ülkemizde,
Sol adına Sünni ağalara, zenginlere, şeyhlere olmadık sözler söylenirken....
Sol adına, alevi tarikatlarına, dedelerine, zenginlerine, şeyhlerine, azınlıkların entel (sol aydınlarına), Karaköy’de, taksimde köşeleri kapmış ülkeyi yöneten medyaya tek kelime yok.
Neredeyse hepsinin çenesinde sol aydın simgesi keçi sakallarıyla boy gösterirlerken, hayatlarının çoğunu Avrupalarda geçirirlerken, ama söylemlerinde, insanlık, emekçilik, işçi, köylü hak özgürlük dolaşırken....
Çelişkileri, açmazlarından söz eden yok....
Niye ki?
Hiçbir zaman dışarıdaki düşman önemli olmamıştır. Bütün kavgaları kaybettiren içerdeki ihanetler… İçerdeki düşmanlardır.
Bugün işçinin, köylünün, emekçinin önündeki en büyük engel…
Onların haklarını savunduğunu söyleyen, bu amaçla kurulan sendikalar, partiler ve sözcülerindeki ikiyüzlülük, çıkarcılık, yanardönerlikten başkası değildir.
Objektif olup kendi içlerindeki düşmanları temizlemeden asla işçi, köylü, emekçi düze çıkamaz.
Sloganlar, duygusal fenomenler ise sadece, çıkarcıların işine yarar.
Onlar duygusallığın ucundan yakalayarak onları yine birbirine düşürür, haklarını çalar, kendileri köşe olurlar.
Günümüzde ülkemizdeki değme zenginleri kıskandıracak sendika ağaları mevcuttur.
Günümüzde, işçi, köylü, emek, insanlık söylemleriyle köşe olan nice sol aydınımız vardır.
Acaba bunlar bir kuruşlarını ihtiyacı olan işçiye, köylüye, emekçiye verirler mi?
Düşünmek gerek……
Bizler bitmeyen Denizler,yılmayan Mahirleriz
Zindanlardan ser verip sır vermiyen İbrahimiz
Apaydınlık yarınlar için kırdan şehirlere doğru
Seller,sular gibi cuşuyor,güneş gibi doğuyoruz.
Zaman zaman şiirsellik kaybomuşsada dizelerde, güzel bir final olmuş. Şiirin mesajına ise imzamı her zaman atarım.
Bizler bitmeyen Denizler,yılmayan Mahirleriz
Zindanlardan ser verip sır vermiyen İbrahimiz
Apaydınlık yarınlar için kırdan şehirlere doğru
Seller,sular gibi cuşuyor,güneş gibi doğuyoruz
KAÇ TİTANİK BATTI GÖNÜL OKYONUSUNDA
KAÇ METRE DİPTE YATAR
KAÇ ÇİN SEDDİ VAR YÜREĞİNDE
KALINLIĞI NE KADAR
MISIR MİRAMİTLERİNDE
KAÇ YEVMİYEYEÇALIŞTIN
NEREDESİN ZİRVELERİN
TERKETMİYEN SEVDANIN
KANAT ÇIRPINIŞLARI
KAÇ GÜVERCİN KANADI
MÜREKKEBİN HARINDANMI
HİROŞİMA DAMI YANDI ELLERİN
YOKSA MUSA İLE
TUR DAĞINDA MI DOLANDIN
BOĞULURKEN İNSANLAR
NEFES BİLE ALIRKEN
SEN, SEN NEZAMAN SOLUNGAÇLANDIN.
sevgiyle....
müzeyyen başkır
İşçiyiz biz emekçi,ayağımızda prangalar var
Üreteniz-çalışanız sırtımızda utanmazlar var
Yalanlarına yalan katıp soyan,çalandır onlar
Ahlâksızlık,densizlik,onursuzluk onlarda var
..
kutluyorum usta kalemi...
namık cem
Bugünlerde ayağında prangalılar sınıfına,
işçilerden-köylülerden , tüm emek ve eşitlikten yana olanlardan başka katılanlar da var ... Tüm insanlık ve insanca değerleri taşıyan herkes...
Kutluyorum sayın Mehmet Çobanoğlu ..
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta