İsa Mesih Çarmıha Gerilmiştir Şiiri - Yo ...

Muhammed Rıdvan Kaya
174

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Nebimiz İsa Mesih çarmıha gerilmiştir. Kendisinin vefat ettiğini kabul etmeyenler ya cemaatler gibi cemaat liderlerini Mehdi görmeleri sebebiyle İsa’yı bekleyenler ya da rivayetlere uyanlardır. Diyanetse zaten halktan olan korkusu sebebiyle koltuğu elinden gider korkusuyla hakkı gizleyen bir kurumdur. Bu sebeple yıllardır Müslümanlar İsa Mesih’in çarmıha gerildiğini bilmemektedir. Kur’an Müslümanlarıysa İsa’nın vefat ettiğini bilmekteler ancak Nisa süresi olaya farklı açıdan baktığından gerçeğin farkına varamamaktalar ancak eğer söylendiği gibi Meryem oğlu İsa Mesih çarmıha gerilmemiş olsaydı da Yahuda çarmıha gerilmiş olsaydı o zaman Yahuda Nebi olacaktı. Çünkü Tevrat’a görede çarmıha gerilecektir. Hadi İncil’i Hristiyanlar değiştirdiler diyelim peki Tevrat’ıda mı değiştirdiler biz Kur’an’ın değiştirilmesine izin veriyormuyuz ki Yahudiler izin versinler? Ayrıca İsa’nın çarmıha gerildiğini söyleyen tek kişi ben değilim. Şimdi Kur’an’a bakalım. Kovulmuş Şeytandan Allah'a Sığınırım Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla >"Hani Allah İsa'ya elbette ben senin canını alacağım ve seni bana yükselteceğim ve seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamet gününe kadar inkar edenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz bana olacaktır. Aranızda ayrılığa düştüğünüz şeylerde ben hükmedeceğim demişti." (Ali İmran Suresi 55. ayet) Ali İmran süresi 55. ayetinde Allah İsa’ya kendisini vefat ettireceğini söylüyor. Kendisine uyanlarıysa kıyamete kadar kâfirlerden üstün tutacağını söylemektedir. Kastedilen kişiler şirk koşanlar değil teslimiyetli olan Hristiyanlar ile Havarilerdir. Yine burada kastedilen kişilerin havariler olduğunun delili Saff süresi 14. ayetidir. Ayette söyle geçmektedir. >"Ey iman edenler, Allah'ın yardımcıları olun: Meryem oğlu İsa'nın havarilere: 'Allah'a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?' demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki: 'Allah'ın yardımcıları bizleriz.' Böylece İsrailoğullarından bir topluluk iman etmiş, bir topluluk inkâr etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler."(Saff Süresi 14. ayet) Muteveffike yani seni vefat ettireceğim gelecek zaman kipidir. Buna sonra dönelim. >"Ben onlara sadece bana emrettiğini söyledim. Benimde Rabbim , sizinde Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni öldürünce artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen herşeyi hakkıyla görensin. "( Maide süresi 117. Ayet) ” inni muteveffike” ; seni vefat ettireceğim ve “felemma teveffeyteni” ; beni öldürünce , müteveffike gelecek zamandır. Teveffeyteni geçmiş zaman kipi bu ikisi arasında bir uyum bulunmaktadır. Teveffa sözcüğü bir şeyi tamamen olmak ve ölüm anlamına gelmektedir. Yani teveffa sözcüğü ” canın alınması” anlamına gelmekte olup bu sözcük bir çok ayette geçmektedir. Bu sözcüğün geçtiği bazı ayetler söyledir: Kendilerine zulmedenlerin canlarını melekler….(4/97) Melekler canlarını alırken nasılda (pişmanlık içinde ) yüzlerine ve sırtlarına vururlar. ? (47/27) Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere teveffa kelimesinin anlamı canın alınmasıdır. Şimdi de Nisa süresine bakalım. İnkâr etmeleri Meryem’e büyük iftirada bulunmaları ve biz Allah’ın elçisi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük demeleri yüzünden cezalarını buldular halbuki onu öldürmediler ve asmadılarda onlara öyle göründü. Zaten ayrılığa düştükleri şeyde gerçekten şüphededirler. Bu husustaki bilgileri ancak zana uymaktan ibarettir. Gerçektende onu apaçık öldüremediler. Belki Allah onu kendisine yüceltti. Allah güçlüdür , hakimdir. (Nisa süresi 157, 158. Ayetler) Nisa suresinde olaya farklı açıdan bakılmaktadır. Nebimiz İsa'nın vefat ettiğini kabul etmeyenler insanların maddenin aslıyla muhatap olduğunu zanneden bilim konusunda bilgi sahibi olmayan kişilerdir. Fakat bugün bilimsel olarak biliniyor ki insan maddenin aslıyla muhatap değildir ve zaman dahi bir algıdır. Muhyiddin İbni Arabi bu konuyu kavrayıp vahdeti vücud dedi. Ancak vahdeti vücud insanı şirke koyar. Said Nursi kavradı. Vahdedi şudud dedi. İdealist felsefeciler kavrayıp idea dediler. Ancak doğrusu bunlardan tam olarak hiçbirisi değildir. Kuantum fiziği, maddenin %99.9999999'unun boşluk olduğunu ortaya koymuştur. Sir Arthur Eddington, bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:
> "Madde, bir hayalet gibi boş bir mekandır."
Atomlar ve alt parçacıkları, katı maddeler gibi görünseler de aslında birer enerji dalgasıdır. Yani dokunduğumuz, gördüğümüz veya hissettiğimiz şeyler, aslında beynimizdeki algıların bir sonucudur. Algıladığımız dünya, zihnimizde oluşan bir kopyadır. Bergson, “Madde ve Bellek” adlı eserinde, dünyanın yalnızca bilinçte var olduğunu belirtir. Beyin de dahil olmak üzere her şey, imgelerden ibarettir ve bu imgeleri algılayan bilinçtir.
Albert Einstein:
"Titreşimleri duyularımızla algılayabileceğimiz şekilde indirgenen enerjiye madde deriz.Madde diye bir şey yoktur… "
“Hani Rabbin meleklere demişti: ‘Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım. Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üflediğimde hemen ona secde ederek (yere) kapanın.’” (Hicr Suresi, 28-29).
Bu ayet, insanın değerini ve üstünlüğünü yalnızca maddi yapısından değil, Allah’ın ruhundan aldığı ilahi nefeste bulduğunu göstermektedir. İnsan, ruh ile düşünme, hissetme, sevme ve irade sahibi bir varlık hâline gelir. Secde emri de bu ruhun insana kattığı ulvi değer sebebiyledir.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta