Kızdım
indim arabadan
bir taşı
pıt diye attım akıntıya
sen orada
öylece kalakaldın
bakışların
geri dönmemi bekliyordu
bense
biraz yukarı yürüdüm
virajı döndüm
dinledim
yoktu sesin
“Birazdan gelir…” dedim
içimden
yarım bir cümleyle
Yokuşu tırmanırken
denizi ve evleri hayal ettim
sadece çalı çırpı hışırdıyordu
bir de kalbim
kendi içimden geçiyordum
duyulmayan diliyle
Kulaklarım basınca doldu
adım adım uzaklaştıkça senden
terim sırtıma yapıştı
rüzgâr omzuma dokundu
güneş
ağaçların arasından
bir bıçak gibi vuruyordu
senden hâlâ ses yoktu
yalnızca
damarlarımda atan
ince bir uğultu
Bu yolda ayı inermiş
hatırladım
ayı gelse
ağaca çıkamam
solumda uçurum
sağımda dikenli orman
kurt, tilki varsa
kendimi
bir çalılığın kalbine bırakırım
Kuşların kanat sesleri
ilk kez bu kadar net
çamlarda her ağaç
başka bir ezgiyle fısıldıyor
yutkundum
kulaklarım açıldı
içimde
bir orman kadar derin sessizlik
Sen hâlâ gelmedin
“Çok korktun… değil mi?”
diyeceksin geldiğinde
şuradan bir çiçek koparsam mı
belki
avucumda sakin görünürüm sana
yok yok
ya yılan varsa
Bu yol
bu kadar uzun değildi
seninle arabayla geçerken
Bir kulübe var
tel avlu içinde
arı kovanlarıyla çevrili
arı varsa
bal
bal varsa
koku
koku varsa
ayı
Ama
çok uzattın
nerede kaldın?
Ve sonra
deniz
bir mavi
ansızın açıldı önümde
evler orada
insanlar
gölgeler
bir kuş bakışıyla
toparlanan huzur
Terliyim
soluk soluğayım
ama
ağaçların arasından bir seyir terası
perdelerini açmış bir sahne gibi belirdi
Ve geldin
Ben de seni bekliyordum
yürüdüm, iyi geldi
bak
burada dinlenelim
sen ne yaptın
ırmağın kenarında?
Sıkılmadın mı?
Kayıt Tarihi : 20.7.2025 15:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!