Aşk, umut ve ihanet üçgeni hepimizin yaşadığı
ve yaşadıkça künyemize kazınan kavga
ya varoşlara vurur kendini
yada şiire.......
Girmeden zemheriye
Üşümek saman sarısı
Toprağa düşüp te beklemek
Ayazda karda baharı
Bir kış yetecek kadar
Anı sığdırıp yüreğine
Zaman kaygısı olmadan yaşadık
Akrebini parmaklamak
istesekte saatin
Uykusuz kaldığımız kadar,
çok yaşadık
Yarına kıyısı olan düş denizlerinde,
Dün gece düşün-düm düşümde
Düşmeden önce yataktan
Hayatın unutulmaya yüz tutmuş
Anılarına inat hatırladım
Geçmişimin yıkık duvarlarını
Ne kadar yüksek, ne kadar uzundular
Garip bir raslantıydı
Başkasının olması gereken yerde
Sen vardın,
İyi ama sen kimdin.
En karışık bakışlarımı fırlatıp gittim
Ve yine birgün en olmayacak şekilde,
Bana bir şiir yaz
İçinde ben olayım,
sensiz
Bir şiir yaz öylesine
ölçüsüz, kuralsız
Uçurumlar gibi yalın ve keskin
Köhne bir gecekonduda vurdum kendimi
Duvarlarında ne Che’nin resmi vardı,
ne de Deniz’in
Hiç acımadım, hiç kanamadım
gözümü kırpmadım bile
Cesedimi bulamadılar
Karanlık mağralara kapatıp kendimi
Alkol uykusuna yatıyorum
Anason kokusuna yenik düşlerim
Kadehlerden yansırken
Ardına bile bakmıyor zaman
arada bir ayılıp,
Bu gün Yaşanmış anıları tazeledim
O kekik kokulu dağları değil
İnan ki seni özledim dostum
Zamansız gitmiş olabilirim
ama henüz ölmedim dostum
Yanarken bozkırlar
Bir Büyüydü değil mi.?
Yaşamak diye büyüttüğüm
Yokluğunu farketmemişken daha
Kumralında davudi gölgelerin
Ve kulağımdaki tınıların
Dinmemişken hala
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!