Soğuğunda yokluğun sardı mart’ın on üç ünde
Gidişimin ertesi bul beni anne
İlk kez yalnızım topal ayın karanlığında
Bedenimin sol yanı üşüyor anne nerdesin
Hani diyorum hırkamı versen de giysem
Kesiyor yokluğun jilet gibi nefesimi
Konuşmazdık susardık biz
Sen mavi bulutlara uzanır tutunurdun
Ben bakışlarına d/okunmak isterdim
Ve ıssızımda kaldın sende
Ölümü t'atmaya yeltendim topraktan
Gölgesinde dirilmeye varım şehrin
Korkmuyorum neftli havada ıslanmaktan
Suyu dimağına çekili nehrin hamuruyum
Çok evvel zehrini içmeye geldim uzaklardan
Hıçkırığı göğü yırtar serçeyim
Dalıp gitmişim hayallere zamana
Çocukluğumu arıyorum köşe bucak
Çeşmesinden su içtiğim
Ağacında kör ceviz topladığım
Çocukluğumu arıyorum bir yerlerde
Rüzgârlı bahçede oturmuşum Harput’un
Uykusuzluk içimde flu
Sızar surlardan çocuk sesi
Bürünür Kürtçe strana berdel
Dudağa koyu çığlık sürer analar
Çocuklar ölmesin
Kim bilir uğur böceğin ne çoktur deniz çocuk
Yaş birikmeden gözlerinde ellerine konan
Ve sen tutunamadan kanatlarına geleceğin
Anamın çığlıkları yırtıverdi ö/dünü
Kuşluk vakti senden evveli
Seherdin
Öyle süzer severdin ki
İs diye s/inerdim ben
İndiğinde güz sürgünü bakışların
Susardın
Biz gülmeyi çoktan unuttuk firuze
Sevmeleri unuttuğumuz gibi
Oysa ne çok da gülerdik şen şakrak
Şimdilerde mamafih tepe taklak baş aşağı
Küstü usuma sarhoş gramofon
Gece bir Karadeniz
Masalın denizde kızı ay
Siyahî orlon ibrişim gece
Ay pamuk yumağı bembeyaz
Dinle ey Oğul
Sakın unutma eyi dinle diyeceklerimi
Galasında çay cığara içmedikçe
Zemheride Dabakhana'da çimmedikçe
Gışın şehere yaya yenmedikçe
Sen Harputlu olmazsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!