İPTEKİ MANDAL / Hayat Hikâyesi

Tülay Sustam
716

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

İPTEKİ MANDAL / Hayat Hikâyesi

Ne zaman kendimi çaresiz, yalnız, savunmasız ve darağacında hissetsem beni hayata bağlayan mandaldın sen…

Sımsıkı tutardın ellerimi, yanında kendimi güvende hissederdim. Seninle daha çok gülerdim, daha az ağlardım. Deniz seninle mavi, orman seninle daha yeşildi. Ne zaman evin bahçesinde oyun oynasak, kumdan kaleler yapıp seni içine saklardım. Kimse seni benden almasın diye. Seni kaybetmekten korkardım.

Evin ilk göz ağrısı, ilk çocuğu olduğumdan ilkleri ben yaşadım, sonları sen… Sen benim çocukluğumun bez bebeğiydin. Ne zaman; avuç içimden minik ellerin kayıp gitse, ellerimde bir parmağım kalır sanırdım. Çocukluk aklı işte…
Bana kırmızı ayakkabı alınsa, sana beyaz alınırdı. Eşyalarımız birbirine karışsa iki kardeş, iki düşman kesilirdik. Birbirimizleydi en büyük kavgamız. Sen bir şeye beyaz demişsen ben inadına siyah derdim. Benim olan her şey benimdi, senin olan her şey yine benim… Bütün kavgalar da hep bunlardan çıkardı ya…

Ben senin asi yanındım, sen benim ağırbaşlılığım… Bütün olaylar da sen suçlu olurdun, bense hep haklı. Her taşın altından sen çıkardın. Oysa; taş taş üstünde bırakmayan bendim. Kaç kez benim yüzümden annemden dayak yedin. Sen ağlamaya başladığında yaptığım her şey için pişman olurdum olmasına da iş işten geçmiş olurdu. Her şeye dayanırdım da bir göz yaşına dayanamazdım.

- Sen yere düşsen, benim dizlerim kanardı.-

Her akşam yatmadan önce duâ ederken bütün ağaçların yapraklarının da Allah’a el açtığını düşünürdük. Bu bizim herkesten sakladığımız en büyük sırrımızdı. Çocukluk aklı işte… Seninle çocuk yaşta, ne kadar büyük düşünürdük…

Gün geldi, toprağın koynuna bırakılmış iki tohum gibi kök saldık hayata… Biz büyüdükçe, hayat küçüldü gözümüzde. Her geçen gün el girdi aramıza, biz bize yabancı olduk. Ömür denen şey, bizi bizden aldı… Birbirimizle hiçbir eşyamızı paylaşmazken aşk uğruna, dost uğruna canımızı verir olduk. Oysa sen ve ben bir çatının altında biz bizeyken ne kadar mutluyduk. Anne ve babamızın yanından bir an bile ayrılmazken hayatın ortasında kavgamız uğruna kendimizi savaşırken bulduk…

Hayat; beni bir dağın arkasında bırakırken, seni havasını, suyunu bilmediğim bir şehre rüzgâr gibi sürükledi. Benden uzaklaştığında, uçurum kenarında çiçek açmayı öğrendim. Bir başına dimdik ayakta durmanın zorluğunu da… “”Ellere karışmanın, dağlarla güreşmek”” olduğunu o zaman anladım. En önemlisi sensiz hayata kafa tutmayı öğrendim.

Biz büyüdükçe, hayat küçüldü gözümüzde… Yollar uzadıkça sen gözümde BÜYÜDÜN, ben KÜÇÜLDÜM. Nerede olursan ol kardeşim! ... İçindeki küçük kızı öldürme…

Ey Hayat! ...
Bu saklambaç oyununu hiç sevmedim. Gözümden bile sakındığım bez bebeğimi bilmediğim bir şehrin sokağına sakladın.

- Onsuz çıkmazdayım.-

Ne zaman kendimi çaresiz, yalnız, savunmasız ve darağacında hissetsem beni hayata bağlayan mandaldın sen…

Tülay Sustam
Kayıt Tarihi : 6.2.2006 14:01:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hülya Ekmekçi
    Hülya Ekmekçi

    Çok güzeldi...çoook.Güzel yüreğinize sağlık.

    Cevap Yaz
  • Hasan Basri Kale
    Hasan Basri Kale

    kardeşlere içten,güzel,dokunan seslenişler bunlar..

    size de bunu yazmanıza neden olan kardeşime de

    sevgi ve saygılar

    Cevap Yaz
  • Murat Bolat
    Murat Bolat

    Ne zaman kendimi çaresiz, yalnız, savunmasız ve darağacında hissetsem beni hayata bağlayan mandaldın sen…Çok hoştu tebrik ederim..Murat Bolat

    Cevap Yaz
  • Kıymet Kuşçu
    Kıymet Kuşçu

    Gerçek anlamda hissedilmese, yoğunlaşmasa bu
    duygular böylesi içten bir hayat hikayesi yazılırmıydı? Mümkün değil di tabiki de.
    Yürekten kutlarım.Etkisinden uzun süre kurtulamayacağım
    hikayen için teşekkürler.Sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Erol Duran
    Erol Duran

    Yüreğine sağlık. Tebrikler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Tülay Sustam