İpek yolunda bir ipek tüccarıyım.
Heybemde Çin diyarından gelme ipekler var.
Yoldan alınan birkaç baharat,
Sana duyduğum bir özlem,
Ve kalp kırıklıklarım var.
Devemin ayağı aksar,
Yaşlı katırımın gözü görmez,
Ancak köpeğim hiç peşimi bırakmaz.
Diyarları aşıp geçerim.
Top top, renk renk ipekler önümden geçer.
Ama ben hep,
Ya göremediğimde,
Ya da zamanında gördüğümde kalırım.
Kum fırtınalarında,
Kafama sardığım ipekte
Senin kokunu duyarım.
İsmini bilmediğim diyarlarda,
Gemilerden gelen ipeklerde
Senin yeşil gözlerini görürüm.
Sen beni beklemesen de,
Benim yolum
Sana çıksın diye sürerim.
Heybemde sana ipekler,
Zümrütler, yakutlar var.
O ipeklerden daha yumuşak,
Yakuttan, zümrütten daha parlak,
Bir de sevgim var.
Ama sevgim sana hediye değil.
O zaten senin.
Ben sadece emanetçisiyim.
Sen emanetini teslim almadıkça,
Ben de İpek yolunda,
Heybesinde top top ipek, biraz baharat
Hep baki kalacak bir özlem,
Ve soğumuş bir kalple,
Aksak devem, kör katırım,
Sadık köpeğimle;
Hanları kendime yuva,
Yolları bahçe,
Görülmemiş yerleri,
Kendime hedef ederim.
Belki günün birinde,
Uzak diyarda bir pazarda,
Bir yabancı seni bana hatırlatır.
Yüreğime yine bir özlem düşer.
O zamana belki bu ipek tüccarını unutursun,
Artık sende bir anlam taşımaz.
Ama bu tüccar,
Sana taşıdıklarını asla bırakmaz.
Kayıt Tarihi : 9.11.2023 02:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!