Uykusuzluğundan belli; kafanda bir sürü birikinti,soru işaretleri.Gecenin en ileri saatinde sigaranla başbaşasın.Uyursan sorgucular yine soru soracak rüyalarında.
İşkenceleri yeniden başlayacak mutsuzluk zebanilerinin...Gecenin en ileri saati.
Paslanmış demirleriyle sığındığın tek yer o dar ranza.Duvara yakınsın,ufacık bir pencere var duvarında.Dışarıyı görmüyorsun,sadece gece mi gündüz mü pencerenden vuran renklerden belli oluyor.
Biten her günü çiziyorsun duvara,bitmeyen her güne lanet okuyorsun.Bütün sevdalarını yaktın; geriye külleri kaldı.Savur gitsin,dediler gökyüzüne,savurmadın...
Radyoda bir yanık türkü,gecenin en ileri saati.
Uykusuzluğundan belli,kafanda birikintiler,soru işaretleri.
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta