İnsanlık Nasıl Olsa Kazanılamayacak Bir ...

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İnsanlık Nasıl Olsa Kazanılamayacak Bir Daha…

Daha önceleri, Barış ruhu kokmalı savaş dedim ama, güne daldım, gün derdini doldurdum içine... Kaçakçılığın eline düşmüşlerin anısına biraz ağladıktan sonra, biraz da kendi halime ağlamayı becermiş olayım diye: kaçakçılığın eline düşmüşlüğümüzün görüntüleriydi onlar, biraz ben bu sızıyı, düşüncemin ay ışığı altında, mektuplarıma akıtayım sızısını dedim, yine aynı gün derdi oldu… Güncel konuları izlemeyi düşünüyorum ama: ister kişisel, çevresel, yöresel, bölgesel, küresel… yani evrensel bahaneler şans vermiyor boyutuyla anlatamadım elbette...

Anlatmak değildi belki de, durum halini önce ona buna dokunmadan konu ismiyle toplanmalı, sonra değerlendirip, belki bir dilek, dilekçe, anlatım olacaktı, ama olmuyor ki... var yansın var ortada... ama bu heykel de fena değildi, şu Türk Lokumu hani, ad vermeden önce suratlarını şekillendirmeyi unuttular, severler unutmayı... tam isabet ettirdiler de, Türk demekle biraz fazla suratsızlık ettiler... felsefecilere, konu şekillendirme sanatı da doğuyor, kullanılabilirse eğer... bu sanatı beğendim ben, ama ne çıkarabileceğimi bilemiyorum henüz... böyle konuları karma yapıyorum bilinçli bilinçsiz, bir kelime veya bir cümle beni buna uyandırabilecek diye devam edeceğim kıvranmaya... bir heykel istiyorum suratı Avrupalı, insan gibi insan suratsızlığı, karnı yılan çıyan dolu, kolu bacağı ahtapot...

Bu çalışmaya biraz bocalamalıyım böyle bir taraftan saçılanları, diğer taraftan onları da saçarak ortalığa, sonra toplayarak bir halinden öbürünün de aldığı şeklini ileride yontuya bırakarak... hep açık bırakarak... bu açık bırakmanın hak ve hukuku, sanki felsefeye işlenmeli gibi bir anlaşıyı mı anlamalı, bilmiyorum... yorgunum, çok yorgunum... bu da alabildiğine muhteşem bir konu işte... yıllarımızı mı dolduracak, mezarlarımızı mı, bilmiyorum… üstesinden gelemiyorum bunun... sevenlerimiz sağolsun… Avrupa övgüsü bu sevgi gösterilerine ne diyeyim artık…

Biraz daha düşünce bırakmış olmak için: önce bu içeriği, oraya bıraktığım cümlelerden bir fikir yaratmalıyım... sonra belki düşünmeye dinlenebileceğim yine... kasap yağ derdinde keçi can derdinde halden kurtulamayışımıza aslında çok güzel ışık tutuyorlar, ama bunu daha anlamalıyım... bana öyle geliyor ki, bunu çözmenin kolay olduğuna da imaj mı acaba diye toparlayamıyorum henüz...

Gözünü sevdiğim sanat, öyle uçsuz bucaksız ki... ne diyorsunuz? Bu konuyu bir daha çalışmaya, ama şimdilik acil düzeltmeye emek için değer mi? Ben ama bunun üstesinden gelemiyeceğim ortamında olduğumuzla, çocuklarımıza ne diyebileceğim, bilmiyorum... örneğin, o heykeli yerinden kaldırtmakla yok olmayacak... galiba buna kıvranıyorum ben... yani, insanlığı nasıl elekten geçireceğimizi… Gübre diye bari işe yarıyordur işte… bu vahşet Reformları bir dönem değil, insanlığın bir daha kurtulamayacağıdır… böylesine kesin ve kararlı vahşet dansı bu…

Tarihin Türk vahşeti adını vermeliydim bu hüzünlerimi anlatabilmeye… gücüm yetmiyor şimdilik bu vahşet kıyamına hazırlığın kontrolünü anlayabilmeye… 168 ülkeyi nasıl kıyama uğrattıklarını resimleyen, neler hissettiğini de ölmeden veya ölümü özlemini sorarak belgeleyen Avrupa, Amerika bunu başarır… yazı ustaları onlar… vahşet ustalıklarından endişe edilmeyeceğini de tarihin her gününe işaret değil, bunu uygulama rahatlığının kanıtını bırakıyorlar zaten… hastaları, özürlüleri bir zamanlar cin sarmış diye kullanıyorlardı deneylerine, bugün aklı önünü görmeye yetmeyen insanı, havla dersen havlayan insan ederek, topladım süsüyle de devlet keyfine sürümeye alışkanlıklarıyla, denemeye zorlanmıyorlar artık tecrübelerinde… Dinciler, Kürtçüler, Araplar, Türkler, Çinler… böyle devam ederler, insanlık nasıl olsa kazanılamayacak bir daha…

Vebal gömleğini giymiş 60 yıl başında her hükümet olanlara sözümdür: unutun 60 yıl öncesini, onu bilimciler, alimlerimiz toparlayacaklar…

Terör birinci plan! Bunu kaydırmaya çalışacaklar, kalkınma diye…Battıkça, dinlenip hortlayacaklar… Şu hükümet hırlaşmasın bir o eğitim alanı, bir bu eğitim soytarılığıyla… yeter! Hep birlikte çalışın artık! Anayasayı bari üstlenin! İç işlerine proje için yerel bulunun bölgelerde! Bilgi kavuşturun şu hükümete… onlar, dolaşmaya dadanmış götürüyor bir halde, getirecekleri seyahat keyiflerinden başka mutlak bir ufak düşünce yaratın anlatabildiklerinden! Yeni bir bilgi paketi verin ellerine…

Bu vatan fedakârlıkla yaşadı! Fedakârlıkla yaşar! Fedâkarlıkla yaşayacak! Bir ulus varlığının tavizi olmaz, olmamalı, olmayacak!
Küresel lafını dünya vahşeti uyguluyor işte! Küresel bir hükümet olmayı bari başarın artık!

Küresel hükümet olmaktan hatta öteye: kızım şu partide, oğlum şunda, eşim bununla be şununla ilgileniyorum ve işimizi de yapıyoruz, aileyiz biz uygarlığı görüntüleyen ayrı düşünceli aile özgürlüğünü anlatabilmeye böyle de ulaşın. Halkı biraz dinlendirin Tanrı aşkına!
İnsanlığa uç heyecanlar saçan vahşetinin sınırlı olduğunu anlatabilmeye bu üç örnek frenlemeyi başarır, uygar özelliğimizin şerefidir bu! Biraz daha topluluk kazandırır en uygar vasıflardır işte bu özellik! Bu örneklere yüksünen mi oldunuz? Birini yaralamak ne kadar suçsa, vicdan sorumluluğu ise kaza bile, bir ulus varlığıyla uğraşı emeği neleri kapsamaz?

Kalkınma diye, cevabı da belli zaten… para ile insanlık kazanılmaz… yine de bir uç örnek göstergesinin yıllarıydı: ağalar üst düzeye karşılık veremiyor, ağalık cakasıyla beslenmeye alışmış ama… okul giderse, eğitim başarılırsa bu aracı beslenmeciliğinin kanalı kesilecek… eroin, ilaç sokuşma kaçakçılığın ustası kim? Aracı beslenmeyi bilenlerin bu işine Kürt adı verilerek kullanılan bir topluluk işte… aynısıdır İslam ılımlığı, bezi çaputu diye yamalığı…
Üst beslenme diye Partiler, organlar üretirler, o o’cu, bu bucu şu şucu diye… bir okul vatana bir gemicik oğluna… sıkıysa düşünün bu pazarlık oranını, hükümet olmak, yasalara hakim olmak anlayışıyla başbakan, cumhurbaşkanı da oldular işte… Kim onlar? İslamcı diye Siyonist uşaklığı… Arap harfi getirecek, pardon, demokrasi kerhanesi kurmuş olarak kuran öğrenmeye teşvik edecek… bu öğreti insanlığa mübarek olsun mu diyecek millet varlığım var? Partiler birlikte çalışın emeği diye buna cüret etmeyin sakın!

Kalkınma diye, ulus varlığına dayanmayı bilen bir toplum kazanabilir, gözetme, yargılama gücüyle!
Hakimiyet Milletindir! Başka güç yok yeryüzünde!
İnsanoğlunun başarabildiği yegane şereftir bu! Bu üstünlüğü!

Gerçekten vatan hizmetiyle iş üstlendi, organize oldularsa, niye Anayasayı parmaklar peki? Parayı niye bu tür örgütler bulur? Kim verir onlara bu parayı? Hem nasıl verir; Sadece hükümet olmayı kazanacak kadar verirler, kazanınca toprağı, milli varlığı sattırır ve satarlar baş başa… bu kazançla da devlet olma hakkını da kişneyecek! Vay be… ne de büyük mide bulantılarıymış hani…

Hükümetin acil eylem projeye ihtiyacı var! Anayasa yetkisi elinden alınmak şartıyla, her parti düşünce üretmeli hükümet için… Bunu artık millete borçlusunuz demeye de midem bulanıyor, ama mecburum buna… şerefinizle battığım bu hale acıyamıyor, kendimden midem bulanıyor haldeyim, başardınız bunu… ama yaşamaya hakkını kazandırmaya yorulmuş değilim!

Milletin ulus varlığı Anayasanın, vatan ve millet huzuru kurulduktan sonra çalışılacağını anlatmayı başarın! Bütün Dünyaya!

Bütün dünya bunu anlamaya saygı duyacak! Türklüğümün saygı emeğine değer kazancının beş bin yılı gibi!

İnsanlık nasıl olsa kazanılamayacak bir daha… Hodre meydan! Buyurun emeğe veya sinmeye veya sinekliğe veya sivrilmeye veya birliği bütünlük onuru kazanılmış varlığını koruma andını içtiğimiz gibi tutumlanmaya… daha seçim hakkımız bile var…

Aralık 2007

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 11.12.2007 23:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevinç Kavuk