Tanrılardan pek anlamam: ama sanırım ırmak
Güçlü boz bir tanrıdır-somurtkan, ele geçmez ve serkeş,
Bir yere kadar sabırlı, sınırdır diye bilindi önceleri;
Yararlıydı bir ticaret yolu olarak, güven vermezdi;
Sonra köprü mimarları önündeki mesele oldu yalnız.
Bir kez çözüldü mü mesele, unuttular boz tanrıyı
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
:)
Ancak böyle çevrilebilmişse
Muhtemelen -bir şiir olarak- iyi şiirmiş diyesim geldi.
Bu şiirin çevirisini yapan şair ismet özel'in şiir hakkında kaleme aldığı yazıdır...elbette bir şiiri çevirmiş olmak , o şiirden anlaşılanın ne olması gerektiği konusunda çevirene bir tekel hakkı vermez...ama yine de bir şiire bir açılım olarak bir kıymeti mutlaka vardır..işte sözün ettiğim yazı..
İNSANIN UNUTMAYI SEÇTİĞİ
Yaşadığımız şu plastik dünyada ırmağı, 'insanların unutmayı seçtiğinin hatırlatıcısı' olarak görmenin önemi var. Yaratıldığı ilk haliyle varlığını sürdüren, daha doğrusu her an yaratıldıklarını ilk bakışta açığa vuran nesnelerdir ki bize ezel ve ebed arasındaki münasebet hakkında bir şeyler sezdirme imkanına, ruhumuzun ve bedenimizin bir yerlerinde uyuklayarak dahi olsa yatıp duran özelliklerimizi hatırlatma imkanına sahiptir.
Duralım Biraz. Bir paragrafa üzerinde anlaşmayaya varamazsak neler söylendiğini bilmeyeceğimiz, birçok kelime sığıştırdık. Yaratma ,ezel ve ebed, ruh ve beden vs.. Bütün bu kelimeleri genişlemesine ve derinlemesine anlamlandırmaya kalkışmak, bu kitaptaki yazıların hedeflenenden çok farklı bir nitelik sahibi olmalarına yol açacaktır. Şimdilik birçok kelime ve kavrama, bize günlük hayatın çağrıştırdıklarıyla bir anlam yüklemek zorundayız. Yalnız ' unutmak ve hatırlamak' kelimelerine burada ne anlam yüklediğimizi bir ölçüde açıklamazsak, söylenenler iyice kapalı kalacak. Burada, insanların bir başka alemdeki idea'ları hatırlamasını öngören Platonik bir yaklaşım söz konusu değildir. Bu görüşlerin önemini ve değerini yerinde bırakarak içinde yaşadığımız , algılarımıza konu olan dünyada eşyanın tabiatının hatırlanmasından sözediyorum. Varlığıyla temasa geçtiğimiz nesnelerin yeryüzünde bulunuş şartlarını, bizimle münasebetinin aslını hatırlamaktan veya bunları unutmaktan doğan, doğacak olan meseleleri konu olarak gözönüne alıyorum.
Yaratılmış olan her şeyin, Yaratıcı'sıyla, Allah'la bir ahdi vardır. Yaratılmış olan şeyler arasında yalnızca insanın bu ahdi unutmak gibi bir özelliği var. Ademoğlu başka nesnelerle temasında Allah'la olan ahdini hatırlama imkanına sahiptir. Bu imkanın kullanılması, tamamen bizim yönelimlerimize bağlıdır elbet. Bizde hatırlamaya mı, yoksa unutmaya mı eğilim var? Eğer insandan gayri nesnelerin veya kendimizden başka insanların Allah'la olan ahdini hesap içinde tutarak hal ve tavırlarımızı düzenliyor isek hatırlamakta kararlıyız demektir, bu ahdi hesap dışı tutarsak unutmayı seçmişizdir.
Bugün bizi de etki alanı içine alan batı medeniyeti bir unutma, bir nisyan medeniyetidir. Çünkü eşyaya tasarruf ederken onun asli bir bağla kendine ilişkin olduğunu bilmeyen insanların elinde doğmuş ve gelişmiştir. Bu kasti ve kararlı unutkanlıkla Avrupalılar, kendilerine öylesine güvendiler, kendilerini öyle güçlü saydılar ki hafızası tahribe uğramış, ama tamamen unutmamış bulunan kavimlere de unutmanın en büyük faydalarla yüklü olduğunu kabul ettirebildiler.
Unutmak . Küçümsenemez bir açıklama getiriyor bu kelime, yaşadığımız medeniyetin zavallılarına. İnsanlar , peygamberler aracılığıyla ulaştırılan bilginin gereklerini unutmakla attılar bu medeniyetin temellerini. Yani hep yaratılmakla olan kainatın kendilerine hatırlattığını değil, kendi zihni kabullerinin, mantık mekanizmalarının kazandırdığını üstün saydılar. Zannı sistemleştirdiler. Risaletin insanlara ulaştırdığını unutmak ile hakikatın, hakkın üzerinde örnek bir medeniyet olarak temayüz etti. Burada 'küfr' kelimesinin asli anlamının 'örtmek' olduğunu hatırlamak yerinde olur. İnsanoğlu kendi aslına ait , eşyanın yaradılışının aslına ait hakikatin üstünü örtme çabasına giriştiği zaman küfre doğru yol almış oluyor. Örtme çabası 'nefs' dediğimiz , bizi beş duyumuzun sınırları içinde tutan gücün eğilimlerine duyduğumuz zaafla belirginleşiyor. Hatırlamayı ihmal ettiğimiz zaman kendi koyduğumuz kuralları, keyfi görüşümüzü mutlaklaştırıyoruz. Böylece 'batıl itikad' dediğimiz psikolojik ortam içine düşüyoruz. Bizim türbelere çaput bağlamaktan herhangi bir şey beklememizle, çağdaş bilimden herhangi bir şey beklememiz arasında bu bakımdan büyük bir fark yoktur. Her iki durumda da insanın fizik ve moral yapısının sınırlarını çizerek, bu sınırları mutlaklaştırarak yani bu sınırlamayı kendi keyfimize göre yaparak dünyayla bit bağlantı aramış oluyoruz.
Unutmak. Denilebilir ki, küfre doğru katedilen yolun en kestirmesi budur. Kendi zihninizin hakikate yaklaşma gücünün üstünü örtüyorsunuz. Sizi yaratan'la bir ahdiniz olduğunu, her yaratılmış olanın buna benzer bir ahidle bağlı olduğunu unutuyorsunuz. İnsanoğlunu temel meselelere götürecek bazı işsaretler bulunduğunu reddediyorsunuz. Artık sizin için kendi aslınıza, mevcudiyetinizin hikmetine ait sorular önemini kaybetmiştir; bunların yerini eşyanın kolay değişen görünüşüne ait sorular almıştır. Toprağa sizin yaratıldığınız esas unsur olduğu bilgisinden bağımsız olarak, artık bu duyudan kopmuş olarak bakmaya başladınız. Bu yüzden ona saygı, sevgi, kardeşlik duymuyorsunuz. Sizin düşündüğünüz, sadece onun nasıl bölüşülebileceği, ondan ne kadar ürün alınabileceği veya üzerinde hangi sarayın, hangi fabrikanın inşa edileceğidir. Böylece toprağın toprak olduğunuda ,toprağın yaratılmış olduğunu da , kısacası onun mevcut olduğunu unuttunuz. Toprağı unutmayı seçtiniz. Niçin? Toprağın sizin keyfinize uygun gelen özelliklerinin, onun varoluş hakikatinin yerini tutmasını istediğiniz için. Toprağı unutmak , onun bir hakikati olduğunu bilmemektir. Bu cehalet içinde toprak sadece bir nesnedir, tesadüfen vardır ve bir tesadüfle de yok olabilir. Artık bu görüş açısına sahip kimse insana da , kendine de o tarzda bakacaktır. Daha iyi duruma varmak istediğiniz zaman yalnızca ölçülebilir değerlere sahip olmak için çabalayacaksınız. Kendinizi alım- satıma konu olabilecek zenginliklerle donatmak isteyebileceksiniz. Özünüzdeki değere dönmek, aklınızı taktığınız bir husus olmayacak. Çünkü özünü bir ahdin oluşturduğunu unuttunuz. Böyle bir ahdin varlığını bile bilmiyorsunuz.
Bu unutkanlık içinde siz, bulutlara bakmayı, bulutları görmeyi de başaramayacaksınız. Bir meteoroloji raporuyla bulanmış, hatta örülmüş bir zihnimiz var belki. Ağaçların üzerine inen su damlalarının rahmet olduğunu hatırlıyormusunuz? Bu kadarını başardı iseniz ötesi gelir. Artık hatırlamayı seçmeye doğru yönelmiş sayılırsınız. Hayatınızı asli unsurların anlaşılması üzerine yeniden inşa etme imkanına kavuşabilirsiniz. Bakın ve görmeyi tecrübe edin. Allah'ı unutup da, Allah'ın kendini unutturdukları arasına katılmamışsanız, artık hatırlayacaksınız. Hatırlayanlardan olmak, zikr ehli arasına katılmak, sizi kökten değiştirecektir.
Faydasız Yazılar
İsmet Özel
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta