Bir gün gelir, içindeki yangın diner, Zaman soğutur o kor ateşleri. Pişmanlık, geceye karışan bir fısıltı gibi, Susar, derinlerde yankılanarak. Adımların ağır, kalbin yorgun, Bir yük taşır omuzlarında, görünmeyen. Oysa affetmek, bırakmaktır yükleri, Kendi kalbine bir yol açmaktır yeniden. Ama pişmanlık, öyle kolay silinmez, Her anıda bir iz, her adımda bir kırık. Geçmişi sarar, sessiz bir yağmur gibi, Islatır seni en savunmasız anında. Affetmek nedir bilmezsin başta, Belki de affetmek önce kendini bulmaktır. Kırılmış duvarlar arasında, Kendi yansımanı sevmeyi öğrenmektir yavaşça. Ve pişmanlık, Bir gölge gibi takip eder seni, Ne kadar kaçarsan, o kadar yaklaşır. Ama affetmek, gölgeye yüzünü dönmektir, Korkmadan, kaçmadan, onu tanımaktır. Belki bir sabah, Gözlerini açtığında fark edersin, Affetmek, yaralarını sarmaktır aslında. Pişmanlık ise, o yaralardan yeni yollar çizmek, Ve her adımda biraz daha özgür olmak. İçinde barış büyüdükçe, Geriye sadece huzur kalır, Çünkü affetmek, geçmişi bırakıp, Kendine yeniden inanmayı hatırlamaktır.
Aşkın izinde Bilmeden yürüdüm, Sevdanın yollarında Kendimi kaybettim. Alevden bir nefesti Dokundu kalbime, Bilmeden ruhumu Ateşe serdim. Bilmeden ruhumu Ateşe serdim. Sevmek, bin kez yanmak, Bin kez ölmekmiş, Her nefes alırken Yok olup gitmekmiş. Bir daha dönmemek Her yangından sonra, Bin kez düşüp de Kalkamamakmış. Bin kez düşüp de Kalkamamakmış. Sevdanın zehrini Bilmeden içtim, Her yudumda biraz Daha eksildim. Aşk, kor bir alevdi Sönmeyen bir fırtına, Düşerken yükseldim, Yanarken dirildim. Düşerken yükseldim, Yanarken dirildim. Sevmek, her seferde Bin defa ölmekmiş, Küllerimden doğup Yine yanmakmış. Bir daha sönmemek Kül olsa da dünya, Bin defa yanıp da Hiç bitmemekmiş. Bin defa yanıp da Hiç bitmemekmiş.
Bir zamanlar sıcaklığınla doluydu bu kalp,
Şimdi ise yalnızlığın soğuk rüzgarı esiyor içimde.
Seninle kurduğum hayaller,
Sessizce parçalandı, karanlık gecenin koynunda.
Hasretin, derin bir yara gibi içimde,
derin bir gölge Peşimde, her adımda. Sığındığım sessizlik Yüreğimde yankılanan fırtına. Gözlerimde tükenmiş Bir ışığın hatırası, Pişmanlıklarla örülü Kırık bir zaman parçası. Geçmişin izleri hala taze, Her gün biraz daha ağır. Yanlışlarım sırtımda, Kırık düşlerim kolumda. Bir adım daha atsam Boğulurum karanlıkta, Bir adım geri dönsem Kaybolurum yalnızlıkta. Acı, sanki hep benimle Kalmam için yeminli, Kalbimde bir bıçak, Her hatırada derinleşen. Zaman, merhem değil Sadece hatırlatan bir katil, Geçmeyen bir yara gibi Sızlatan her anı, her kelime. Bir nefes yetmiyor Boğulduğum boşlukta, Sessizliğim yankılanıyor Kimsenin duymadığı çığlıkta. Yalnızım, pişmanım, Bir damla gözyaşı gibiyim. Düşmeden kuruyan Bir hayatın izinde kaybolan.
Bir gökyüzü altında yalnızım, Yıldızlar bile uzak, bir parıltı gibi, Karanlık düşünceler sarar dört bir yanımı, Gözlerimdeki gölgeler, hatıraların izleri. Aşk, bir zamanlar yanımdaydı, Şimdi soğuk rüzgarlar, içimdeki boşluk, Bir kalp atışı gibi, ama kaybolmuş, Sana olan özlemim, derin bir kükreme. Tanrı, nerede senin kelimelerin? Yokluğun, ruhumu saran bir cehennem, İnancım, kaybolmuş bir yolcu gibi, Gökyüzümdeki bulutlar, yüreğimi hapseder. Hayat bir tuzak gibi, döngüler içinde, Kendimi bulmak için savaşırken, Aynada gördüğüm yansıma, Bir yabancı, bir hayalet, kaybolmuş benliğim. İçimdeki derin sessizlikte, Bir intihar düşüncesi süzülür, Ama belki de bir umut, bir ışık, Belirsizlikte kaybolmuş kalbimde saklıdır. Sevdiğim anılarla ördüm duvarlarımı, Aşkın gölgesinde kaybolmuşum belki, Ama yine de, belki bir gün, Kayıp ruhum, yeniden uyanır.
Ölüm, bir rüzgâr gibi eser içimde, Savrulur hayaller, kül olur sessizce. Her nefeste özlem bir düğüm atar, Gidenlerin izinde, zaman donar. Adını unuttum, yüzün silik bir düş, Kalbim bıkkınlıkla dolu, karanlıkla örülmüş. Ne ileri ne geri, bir boşlukta savrulurum, Özlem mi bu, yoksa sadece bir kuruntum? Yollar kapanır, sesler susar aniden, Ölümden kalan bir huzur var derinden. Ama bıkkınlık kanar, geçmeyen bir yara, Özlemle büyür, ölümle varır bahara. Bir son mu, bir başlangıç mı bu ağıt? Özlem dolu gözlerde ölüm saklı bir vakit. Bıkkın ruh, yine sorar cevapsız soruyu: "Neden giden hep o, kalan ben oluyorum?"
Sensiz geçen her anım, solmuş bir güle benzer, Gözlerimde hüzün var, yüreğimde bin keder. Hasretin rüzgâr olur, eser gönlümde derin, Bir sesinle can bulur, kaybolan eski serin. Geceler sensiz geçmez, yıldızlar bile suskun, Özleminle yanarken, kalbim sana hep vurgun. Bir baharın kokusu, ansızın eser gibi, Senin adın yankılanır, rüzgârlarda bir melodi. Aşkın yüreğimde kor, sönmez yangın misali, Hasretinle titrerim, düşlerim sensiz hâli. Gelsen de gözlerinle, bozsan bu derin sessiz, Sevdanı fısıldasan, yıllanmış bir sır gibi. Dön gel, sarıl yüreğe, bitsin artık bu sızı, Sensiz geçen zamanın, hiç dinmiyor sancısı. Aşk dediğin vuslatla, can bulursa eğer, Gel de bitsin bu hüzün, bu hasret, bu derbeder.
Gölgeler sarar dört bir yanımı, Gözlerimden süzülen hüzün, Her anım bir kayıp hikayesi, Kayıp umutlar, kırık bir cümle. Zaman geçer, ama ben kalırım, Sessiz çığlıklar, içimde bir yara, Belki de ışık yok bu yolda, Yalnızlık, en derin sırdaşım.
Uykusuz gecelerin soğuk teninde Tavanlar yarılıp göğe açılıyor, Bir sır gibi asılı yıldızlar Usulca düşüyor yüreğime. Zaman, paslı bir bıçak gibi işliyor içime, Saatler beni lime lime ediyor, Sessizce, kimse duymadan, Biraz daha eksiliyorum her dakika. Karanlığın derinliklerine kök salmış yalnızlık, Boğazımda düğüm, içimde bir boşluk Bir köprü misali titriyor ruhum, Her an çökebilir gibi, her an uçuruma yuvarlanır. Bir umudun ardından sürüklenen gölgem, Geçmişin izlerini taşıyor; Sevdiğim her şeyden koparılmış, Paramparça olmuş bir çocuk gibi. Ölüm sessizliği sardığında ruhumu, Bir teselli arıyorum ama boşuna Nefessiz kaldığım bu dipte, Bir yıldız daha sönüyor içimde. Ve uykusuzluğun eşiğinde her gece, Tırnaklarımda yalnızlık izleri, Yorgun gözlerimde bir umut parıltısı, Beni terk etmemiş olan tek şey acı. Eğer bir gün düşerse bu kalp karanlığın kollarına, Hatırla ki, her son bir vedadır kendine, Ve her yalnız ruh, sevebildiği kadar insandır Kendi boşluğuna bıraktığında kendini.
Gökyüzü ağlıyor, hüzünle dolu, Birbirine karışır, bulutların solu. Damlalar düşer yere, hafif bir melodi, Saklı hisleri açar, kalbimde bir sesi. Sokaklar ıslak, parlıyor taşlar, Bir başka güzellik, yağmurda var. Rüzgar fısıldar, gizli sırlar, Yağmurla birleşir, doğa ve aşk yarar. Bir dans başlar, yapraklar savrulur, Çiçekler coşar, renkleri sarılır. Her damla bir umut, her su bir hayat, Yağmurla canlanır, toprakta bir irfan. Gökyüzünde gri, ama kalbimde güneş, Yağmur altında, tüm dertlerim geçiş. İşte bu an, hayatın en güzel anı, Yağmurda kaybolur, dünya ve sanatı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!