Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
gülünçtü tarih baktıkça insanlara.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Şiir son dizeye kadar karamsar
Ve dünya ve insanlığın halini resmederken ikna ediyor bu karamsarlığa bizleri
Son dize de umut vadetmiyor
Ama insan oluşun bir mecburiyeti gibi, var oluşun bir koşulu gibi diyor umuda ait metafor olarak borçlandığı akarsu ile
Veysel Çolak deyince etkili bir şiir dili İzmiri usumuza getiren bir şair ve çok usta bir kalem geliyor gözlerimizin önüne.
Şiiri yorumlamak haddimize mi?
ne yazayım bilemedim...
Gerçek bir şiirle uzaktan yakından alakası olmayan tuhaf bir yazıyı, mükerreren günün şiiri seçmek ne mana acaba?
Sanki, her yeni çağ bir öncekinin tekrarı; hani insanı arasında sıkıştırıp boğan mı yoksa?
Saygılar, sevgiler kaleme, Üstada.
Sitede şiir ve şair kıtlığı yaşandığı iddiaları doğru galiba? Bu garip yazı da günün şiir seçildiğine göre, bu ihtimal ve iddialarda gerçek payı var gibi?
derinlere götüren bir şiir,kutluyorum...
her kum tanesinin sakladığı çölde korkaklığımın tek nedenisin sen.....gelmeyi şimdi aslında beklediğim..tenimin altındasın sen..........tenimin altında bir şiir...tenimin altında bir şair...veysel çolak.
Birine ayaküstü uğrayıp ayrıldığınızda ' Ateş almaya mı geldin?' sitemiyle karşılaşırsınız. Dostunuz sizi özlemiştir, çıkıp gelişinizden ne denli hoşnut kalmışsa ani gidişinizden o denli memnuniyetsizlik duymuştur. Kendisiyle biraz daha vakit geçirmenizi istemektedir. Anlamlı ve güzel vakit. Hoşça vakit.
Bir şiire uğradığınızda, alacağınızı bir an önce alıp gitmek isteyebilirsiniz. Bu da bir haktır ve kimi şiir size beklediğinizi hemen verir gerçekten. Öylesine açık, etkileyici ve çarpıcıdır ki sarsılır ayrılırsınız. İkinci gelişinizde aslında o kadar da açık olmadığını, daha derinde bir katmanda yeniden bir basınca dayanmanız gerektiğini fark etseniz bile. Görkemli örnekleri vardır bu şiirlerin. Öylesine görkemlidirler ki bir anlamda zarar verirler bize. Karşımıza aynı yüzle çıkmayan şiirlere karşı bir hoşgörüsüzlük, dayanıksızlık hali yaratırlar; geliştirirler.
Gül elbette güzeldir. Ne var ki her şiir “al gülünü ver gülümü,” türünden kısacık ilişkiler kurmak istemez sizinle. O daha çok “ateş almaya mı geldin, “ diye sorma eğilimindedir. Ateşe dalıp gittikçe kıvılcımların sıçramaya devam ettiğini göreceksiniz. Ve gözünüzü alan yepyeni pırıltılarla defalarca büyüleneceksiniz. Uzayıp giden bir ilişki.
“Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
gülünçtü tarih baktıkça insanlara.
Acının yurdu aşklar, yağmurun kırdığı
görüntü, cinayetlerin karaladığı atlas.”
Alıntıladığım bölüm boyunca bunu yapıyor Veysel Çolak. Ya bizzat yorulduğundan, ya okuru daha fazla yormak istemediğinden vazgeçmiş sonrasında ve klasik biçeme dönüş yapmış. Bir eleştiri alacaksa bu noktada almalı. O da belki. (Ne güzel gidiyordun, niye vazgeçtin?)
İlk dizeyi ve aynı yöntemle sonraki her dizeyi kesintisiz okuyalım. Duvara çarpıp ölecek olan denizdir, beklediğimiz. (özgürlüğüne uçan bir kuş gibi ölecek bu deniz)
Özgürlüğüne uçan kuş anlamdır ikinci dizede ve bu durumda anlamı bekliyorduk. Duvara çarpıp ölecek olan da odur.
Ağzımda kan tadı, saklanacak… (saklanmalı çünkü olumsuz / saklanmalı çünkü değerli ) diye düşünebilirsiniz.
Saklanacak su kıyısı uzakta, (bu yüzden) dağıldım… diye düşünebilirsiniz.
Kesintili ve kesintisiz her okumada anlamın, verilen duygunun çeşitlendiğini gözlerinizdeki bakışın ışığı kadar renklendiğini göreceksiniz.
Ve.
Her ne kadar zaman zaman rastlantılar yardım etse de, dikkatli bir tasarım, ince bir işçilik yatar bu tür şiirlerin arkasında.
Kısacası, “ceviz oynamaya geldim odana” türünden bir keyifle neşelenmek isteyenler için yazılmış şiir değildir bu.
Sayın öğretmene Uygar Yıldız'a tüm kalbimle katılıyorum.Türkçe ekleri dahi ne zaman nasıl ayrı yazacağını bilmeyen, 'on Türk şairi say' deseniz ikisinin bile adını telaffuz etmekten aciz,ama kendisi 350 şiir (!) sahibi insanların görüşlerine aldırmayınız.
Gönül akışı her ademde farklı tezahhürle satıra dönüşür.Aaradaki fark hissiyat birikimiyle görülür.Bu da okumak,çok çok şiir okumakla mümkündür.
En çok yazan olmak kimseyi şair yapmaz...
Sevgilerle
Bu şiir ile ilgili 35 tane yorum bulunmakta