İnsan tanımı beden sel ayrılığa göre de bir tanım değildi. Kronolojik sıraya göre ilk başta Totem kültürler sentezli biyo kültürel bir tanımdı. İnsan toplumu içinde daha karmaşık aletleri kullandı. İnsan, Âdem’le de gelmiyordu. Âdem olmakla, kendisine verileni öğretileni bir şeyi de unutmamıştı. Asıl olan Âdem sembolizmi içindeki Mamon, insanlara bir şeylerini unutturdu.
İnsan: Mamon'a yakın değildi. İnsan totemi gelenekle, salt kendi aralarında çoğalmış olanların somut soy temsilcisi olan ilahlara, çok daha yakındı. Hemcinsimiz Mamon’la kendi arasına; totemi dönemle, ön ittifakı dönemi almıştı. Mamon’la bu tür geçmişine uzak kalmakla kendisine yabancı kalıp; kendisinden uzaklaşmakla, kendisine yabancılaşmıştı.
İnsan en az iki totemi boydan ilah soyun senteziydi. Mamon totemi ve ön ittifaklı kültürün temsilciliği değildi. Kişilerin (insanın değil kişilerin) özel mal mülk sahibi ve köle olmalarıyla ya da varlıklı yoksul olmaları içinde; takdir ve tekdir etmekle egemence her hangi bir gücün; soyut mana oluruyla meşrulaşmasına bir kullanımdı.
Efendi dışında kalan; kul ya da köle olmasıyla aşağılık sınıftan olan kişiler; Mamon'a da yakın değildiler. Sistemi efendi köle ekseni içinde gören dini felsefeler kendi söylemleriyle, Hakkın dini olamazlardı. Eğer hakkın dini oluyorlarsa mülklerini efendiye göre dağıtmakla ancak efendiler için ilk baştaki bu tarz söylemleri efendinin dinidirler.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta