Sarı Glayörler fışkırıyor göğsünden,
Sen ki, mavinin gölgesinden nemalanan tohum.
Hüzün gülleri saklı bilenmiş dişlerinin arasında…
Bundan mı yüzlere yansıyan kusmuklu gülüşlerin?
Kadranında seni peşleyen sahte bir
yel, kovan.!!
Sürekli kovalanan akrep mi içerinde çalınan hüzünlü siren?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Tebrikler hocam yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun anlam dolu mısralar keyf alarak okudum ne güzel söylemişsiniz okuyunca şu atasözü geldi “ küpün içinde ne varsa dışına da o sızar “ nice şiirlere inşallah
Sonsuz saygılarımla
Beğeni ile okudum
dilinize sağlık
Büyülü dünya insanın devinim ve dönüşümlerini, acılarını, sancılarını kısaca var oluşun ağırlığını ağırlığını, zaman zaman hafifliğini içinde barındıran dünyadır
İnsanlar dünyanın dışsallığa hapsedilmiş içsel dünyasından uzaklaşmış döngünün parçası haline getirilmiş adeta kendisine yabancılaştırılmış insanın olanla olması gereken arasında farkı anlaması yada anlamlandırmasının aynasıdır.
ATA Kızına yakışan şiirdi. Kutlarım
Oysa kendinden uzaklaşırken aklının bir köşesinde yaşam hakkındaki doğrular da saklıdır. Ve bu da ruhta kaos yaratır. Bugün yaşanan sapkınlıkların, agresifliklerin, insanda bu denli erozyona uğrayan ahlakın da temelinde kendinden uzalaşma vardır. Bu durum fiziksel uyum sağlanan koşulları ruhun reddetmesiyle ortaya çıkar.
Teşekkür ederim vakit ayırıp yorum yazdığınızdan ve katkınızdan dolayı.
Saygılarımla…
Nasıl tarif edilebilir insan/lık?
Gözüyle, kaşıyla
Saçıyla, başıyla değil herhalde!
Olsa olsa,
İçinde taşıdığı "özle",
Ürediği "tohumuyla"
Soyuyla, sopuyla,
Ezkaza, "KARAKTERİYLE..."
O da denek taşında
Anlaşılabilir,
Mesela "varlığı",
Neyi biriktirip, neyi, nasıl harcadığı ile...
Sonuçta o varlık, "içindekidir" en fazla!
Nasıl anlatılır başka türlü,
İnsan dediğin?
Tebrikler Ata Kızı..
İnsan bir umman, çözmeye ömür yetmez. İşte biz de gerektiğince dokunmaya çalışıyoruz.
Teşekkür ederim değerli katkılarınız ve ayırdığınız vakit için.
Saygılarımla…
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta